ÖZEL HABER: SEDAT TÜRLÜ

Gazete Emek- En son açıklanan verilerdeTürkiye’nin en yoksul illeri arasında yer bulan Van’da işsizlik yıllardan beri var olan bir sporun olarak
duruyor. Hal böyle iken sınır ticareti ve inşaat sektörüne yönelim artıyor. Bu durum özellikle
çocukların lise döneminde okulu bırakmasına neden oluyor. Uzun süren kış mevsiminden dolayı
inşaat sektörünün durağanlaşması ve sınır kapılarına ticaretin kapanması nedeniyle işsiz kalan Vanlılar
soluğu batı metropollerinde, yüksek inşaatlarda alıyor.


Bu durum erken yaşta okulu bırakan çocuk ‘işçiler’ içinde aynı. Ülkedeki ekonomik kriz, artan ev
kiraları, Van’da asgari ücretli çalışma koşulunun zayıflığı çocuklara yaşından büyük yük bırakıyor. Lise
’de okulu bırakan 16 yaşındaki B.A’da bu çocuklardan biri. 5 çocuklu bir ailenin ortancası olan D.A.
evlerinin kira olması ve artan enflasyon nedeniyle okulu bırakmaya karar verdiğini belirtiyor. Yaz
döneminde inşaat sektöründe asma tavan işi yapan A, kış aylarında ise gündelik işlere gidiyor.
‘Aylık gelirimiz bize yetmiyorduAnnesinin düzenli babasının serbest zamanlı çalışabildiğini söyleyen A, eve gelen gelirin kendilerinin
okul ve temel yaşam ihtiyaçlarına yetmediğinin altını çiziyor. Okul masrafları gibi giderlerden dolayı
annesine yük olacağını düşünerek okulu bırakmaya karar verdiğini söyleyen A, ilk işe başlama
sürecinin zorluklarını şu sözlerle anlatıyor; “Kardeşlerimin okuluna ve eve katkı sağlamak istedim.
Evimiz kiraydı ve aylık gelirimiz bize yetmiyordu. Okulu bırakmak zorunda kaldım. Şimdi inşaatta
çalışıyorum. Ailem ilk duyduğunda kötü oldular. Bırakmamı istemiyorlardı ama ikna ettim. Okulu
1.dönem bıraktım. Bıraktığım gibi inşaata gittim. Tabi ilk başlarda zorlandım. İşi zorda olsa biraz
öğrendim ve yaz boyunca çalıştım.”


‘Bazen okula dönmek istiyorum’
Yaz aylarında başladığı inşaat işinde kış mevsiminde işlerin durağan olması nedeniyle işsiz kaldığını
belirten A, “İnşaattayım şu an ama kış olduğu için çalışamıyoruz. Yazın daha çok çalışıyorduk. Asma
tavan işi yapıyorduk, temizliğini yapıyorduk. Ustamız bize işi veriyordu ve bizde katı çıkarıyorduk.
Boşta kalınca beni başka işe veriyorlardı. Enkazları atıyorduk. Çalıştığım günler bazen çok
yoruluyordum. Okula geri dönmeyi düşünüyordum çoğu zaman ama artık geçmişti” diyerek zaman
zaman pişman olduğunu belirtiyor.
‘Kış mevsiminde iş yok’
Düzenli çalışmak için yaz ayını beklediğini söyleyen A, çalışırken de yaşadığı ayrımcılık ve zorluğu şu
ifadeler ile dile getiriyor; “Yaz olmadan iş bulunmuyor. Bazen evlere tamire gidebiliyoruz sadece. Ev
işleri olunca sıcak olduğu için çalışabiliyoruz. Bazen de tesisat sorunlarına gidermeye gidiyoruz.
Ustaların gündeliği 1-2 bin TL arası bizim 500-600 arası. Yazın iş olduğunda da bazen boş kalıyoruz.
Ben 2 ay işe girdim yazın sadece 25 gün çalışabilmiştim. Üstüne 3-4 ay paramızı alamadığımız
olmuştu.”
‘Doğu ve Batı illeri arasında eşitsizlik var’
Doğu kentleri ile Batı metropolleri arasındaki iş ve eğitim olanaklarının ayrımına değinen A, “Bizlere
biraz katkı gösterilmesi lazım. Enflasyonun eskisi gibi olması lazım ama olmuyor. Batı tarafında daha
rahat. Orada öğrencilere destek çıkılabiliyor ama burada olmuyor. Buradan ufak sınava girsen yine de

para veriyorsun. Van’da da asgari ücretle çalışabilecek bir iş bulunmuyor. 6-7 bin teklif ediyorlar. Bu
paraya nasıl çalışalım?” diyerek sitem ediyor.
‘Geçinmek için evdeki herkesin çalışması gerekiyor’
Bölgede asgari ücretin altında çalışıldığını hatırlatan A, bir evde iki kişinin çalışmasının yeterli
olmadığını dile getiriyor. A, “İstanbul Antalya gibi kentlerde 2 kişi çalışsa bir evin geçimini
sağlayabiliyor. Ama burada en az 4 kişinin çalışması lazım. Oralarda asgari ücretin fazlasını alırlarken
biz burada yarısını alamıyoruz. O nedenle en az 4 kişinin çalışması lazım. Mesela kirayı ödemek için en
az iki kişinin çalışması lazım. İş olanağı yok doğu tarafında. Burada iş olanakları yok, fabrikalar yok
oralarda var. Evimizin kirası şu an 7.5 8 yapacaklar. Zam olacağı için bende çalışıyorum. Ben
çalışmasam nasıl olacak. İki kişi tek başına ödeyemez. Burada en ucuz ev olmuş 7 bin, işçi maaşları da
7 bin karşılaştırınca elektrik doğalgaz onları ödeyemiyoruz. Biz şu an 3 kişi çalışıyoruz ödemekte
zorlanıyoruz” sözleriyle ekonomik koşulların zorluklarına değiniyor.

Ekonomist Sinan Ok ise çocukların eğitim ile bağının zayıflamasını iktidar politikalarına bağlıyor. Ok,
geleneksel olarak bölgede çocuk işçiliğinin zaten yaygın olduğuna değinerek enflasyon ve ekonomik
krizin bu durumu yaygınlaştırdığını söylüyor; “Özellikle ortaokul ve lisede ki çocukların çalışması
kamuoyuna yansıyor. Okul okumak başlı başına bir maliyet. Onun dışında kiralar, faturalar gıda
derken tüm hanelerde u sorunlar var. 2022 verilerine göre Van’da kişi başına düşen gelir 81 il
içerisinde sonuncu sırada yer aldı. Çocuklarda aile ekonomisine katkı adı altında emek sömürüne tabi
tutuluyor. Bu sömürünün temel sebebi geçim sorunu. Aileye yük olmamak adına katkı sunmak
isterlerken suç durumuna izin veriliyor. Sistem bu çocuk işçiliğini denetlemiyor, kayıt dışılık çok
yüksek. Bu denetimsizlik işletmelerde kayıt dışı işçi çocuk çalıştırmaya da alan açıyor. Bu konuda İŞ-
KUR, SGK ve çalışma bakanlığının ciddi denetimler yapması gerekiyor” diye konuşuyor.

Özgür Özel, İmamoğlu ve binlerce kişi Saraçhane’de toplandı, yürüyüş olmadı Özgür Özel, İmamoğlu ve binlerce kişi Saraçhane’de toplandı, yürüyüş olmadı

Pandemi ile birlikte eğitimde online sistem ya da açık öğretim durumu başladığına değinen Ok,
“Okulu bitirsem de ne olur düşüncesi hâkim oldu. Ekonomik kriz ise bu dediğimiz işçilik durumunu
olağanlaştırdı. Bununla birlikte okul terk oranları da yükseldi. Eğitimin işlevsizleşmesi toplumun her
alanında erken yaşta hayata atılma eğilimi ortaya çıkardı. Eğitim niteliğinin tartışılıyor olması, açık
öğretimin yaygınlaşması ailelerin de çocukları daha hızlı iş hayatına atma eğilimi ortaya çıkarıyor”
ifadelerine yeriyor.

İstihdam politikaları üzerine konuşan Ok, “Çocuk ve genç emeği en kolay sömürülebilen emek.
Sigortasız çalıştırılabilen, mobbinge sesini çıkaramayan, örgütlendirilemeyen, sendikaya
yöneltilemeyen olarak görüldüğü için bu şekilde bir emek sömürüsüne teşvik ediliyor. Şu anki iktidar
politikaları da emeği değersizleştirip rekabet gücü haline getirme üzerine kurulu. İstihdam politikaları
çocuk, genç, mülteci ve kadın işçiliğini teşvik eden korunaklı istihdamı ise azaltan bir yaklaşım var.
Ama ne işte ne okulda olan çocuk oranı da gittikçe yükseliyor” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

Haber Sedat Türlü

Editör: Bekir GÜNEŞ