Gazete Emek- Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, T24 için "Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Sürece dair Mecliste kurulan komisyonun İmralı'ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşmesi talebine dair tartışmalara değinen Demirtaş, "Kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis komisyonunun İmralı'ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi" dedi.
Sürecin kilit kavramının "silah" değil "kardeşlik" olduğunu söyleyen Demirtaş, "kardeşlik hukuku ve duygusunun onarılmasına ilişkin tek bir adım atılmadığını" belirtti. Demirtaş, "Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan operasyonlarla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt–Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk–Türk ayrışması eklendi" değerlendirmesinde bulundu.
Demirtaş'ın yazısı özetle şöyle:
"'Güvenlik' boyutunda büyük mesafe kat edildi"
"Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı.
Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı
Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı
Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi
PKK’nin fesih kongresi
TBMM’de komisyon kurulması
Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması
PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi
SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varması
Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun 'güvenlik' boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı."
"Sürecin kilit kavramı 'silah' değil 'kardeşlik'tir"
"Şimdi soru şudur: Süreç sadece 'güvenlik' başlığından ve 'güvenlik' başlığı da sadece silahtan mı oluşuyor? Bu soruya evet cevabı verenler ya 'güvenlik' kavramını ya da süreci hiç anlamamış, en azından bizim anladığımız şekilde anlamamış demektir.
Oysa sürecin kilit kavramı 'silah' değil 'kardeşlik'tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. Çıkarılması gereken yasalardan söz etmiyorum, henüz o konuda da ilerleme olmadı ancak yasadan önce yapılması gereken şey, duyguda birliği sağlamaya yönelik çalışmalardır, bunlar yapılmadı."
"Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?"
"Peki bu belirttiklerimi sağlamak için neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca 'dinleme' adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela?
Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi.
Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi.
Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı.
Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı.
Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı.
Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi.
Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe-Türkçe ve Türkçe-Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı.
Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı.
Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı.
Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi."
"CHP’yi hedefe koyan operasyonlarla ayrışma iyice derinleştirildi"
"Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi.
Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan 'mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet' operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt–Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk–Türk ayrışması eklendi."
"Bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum"
Sonuç olarak; Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz. Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak."
 
Demirtaş'tan 'süreç' yazısı: 'Kardeşlik hukukuna ilişkin tek bir adım atılmadı'
Selahattin Demirtaş sürece dair cezaevinden kaleme aldığı yazıda, "Kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. Buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı" dedi.
Trend Haberler
 
        
                “Korucular, eski PKK üyelerinin intikam almasından endişeli” diyen Ali İhsan Zeydan’a Abdullah Zeydan cevap verdi
            
         
        
                AKP'den PKK'nin Türkiye'den çekilme kararına ilişkin ilk açıklama
            
         
        
                PKK yöneticisi Mustafa Karasu, son kararın gerekçesini açıkladı
            
         
        
                Koma Amed’in DTSO ziyareti sosyal medyada gündem oldu
            
         
        
                PKK'nin açıklaması sonrası DEM Parti'den ilk açıklama
            
         
        
                İkinci hamlenin yarın yapılması bekleniyor
            
         
             
             
                             
                            




