Gazete Emek - AKP'nin oyunun yüzde 30'un altına indiğini iddia eden Öztrak, Erdoğan'ın tek ümidinin muhalefeti dağıtmak olduğunu savundu. Öztrak, "Milletimiz önümüzdeki seçimlerde kendine bunca zulmü reva görenlere, sandıkta mutlaka cevabını verecektir" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:

“Sözlerime, Japonya’da ev sahibi takımı yenerek 2024 Paris Olimpiyatları'na katılmaya hak kazanan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı kutlayarak başlamak istiyorum. Filenin Sultanları’nın olimpiyatlarda da ülke olarak göğsümüzü kabartacaklarına, yeni başarılara imza atacaklarına yürekten inanıyoruz. Yine Sırbistan’da düzenlenen 2023 Dünya Güreş Şampiyonası’nda sporcularımız, aldıkları madalyalarla bizleri gururlandırdı. Her birini ayrı ayrı kutluyoruz.

AZERBAYCAN'IN ANTİTERÖR OPERASYONU

Bugün MYK’mızın gündeminde, son iki yıldır hükümetin faiz konusunda bel kıran dönüşlerinin ekonomiye etkisi, milletimizi ezen enflasyon ve işsizlik, hayat pahalılığı ve açlık, hükümetin sürekli oyalayıp enflasyon canavarına yem ettiği emeklilerimiz, borcu borçla çevirerek günü kurtarmaya çalışan vatandaşlarımızın kredi ve kredi kartı faizlerinin artmasıyla yaşadığı sıkıntılar, ülkemizin sessiz istilası anlamına gelen sığınmacı meselesi, hükümetin ülkeyi yönetememesinin sebep olduğu çürüme vardı.

MYK toplantımızda ayrıca, Karabağ’daki gelişmeleri de dikkatle değerlendirdik. Türkiye ve Azerbaycan aynı anda çarpan tek yürektir. Uluslararası hukuka göre, Karabağ’da Azerbaycan egemenliği meşrudur. Azerbaycan’ın bu süreçte, sivillere zarar gelmemesi için gösterdiği özen ve barışı tesis etmeye yönelik söylemleri takdire şayandır. Azerbaycan’ın Karabağ’da düzenlediği terörle mücadele operasyonunun bölge barışına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu mücadelede şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz.

'ÇAKMA EKONOMİST' ÇARK ETTİ'

Siyasetçiler, yöneticiler hep birkaç adım sonrasını düşünmek zorundadır. Vatandaştan yetki alanların, insanların umutlu, mutlu, huzur içinde yaşadığı bir ülke için en iyisini yapma mecburiyeti vardır. Hiçbir millet umutsuzluk içinde yaşayamaz. Umutsuzluk toplumları çürütür. Yönetenler, günü birlik politikalarla, hamaset dolu sözlerle yarının sorumluluğundan kaçamazlar. Ülkemiz maalesef tam da böyle bir anlayışın elinde yönetilmiyor, çürüyor. Erdoğan’ın burnunun dikine giderek ilk faiz indirimini yapmasının üzerinden tam 2 yıl geçti. Mayıs ayındaki seçimlerin ardından ‘çakma ekonomist’ çark etti. Hem de ne çark! Ekonomiyi, daha önce dolandırıcı ilan ettiği bakanla, ABD’den ithal ettiği Merkez Bankası başkanına bıraktı. Onların da ilk işi, Erdoğan’ın izlediği politikaları irrasyonel ilan etmek oldu. Seçimden önce yüzde 8 buçuk olan politika faizini, 3 ayda dörde katladılar. Erdoğan’ın faiz macerası, arkasında devasa bir enkaz bıraktı.

ABD'DEKİ BM KONUŞMASINA ELEŞTİRİ

Daha üç yıl önce yüzde 19 olan politika faizi, şimdi yüzde 30.8 lira 65 kuruş olan bir doların değeri şimdi 27 lira 20 kuruş. Yüzde 19 olan enflasyon, şu anda yüzde 50. Dahası, Erdoğan’ın seçim öncesinde, ‘Yıl sonunda yüzde 20’ler seviyesinde olacak’ dediği, millete söz verdiği enflasyonun yıl sonunda yüzde 65 olacağını da OVP’de kabul etti. Ancak bu tablonun müsebbibi Erdoğan, ABD’de yine sorumluluktan kaçmaya başladı. Enflasyonun ‘dünyanın sorunu’ olduğunu anlattı, tabii Türkiye’nin neden enflasyonun şampiyonlar liginde, dünyada ilk beş ülkeden biri olduğunu anlatmadı. Bizdeki aylık enflasyonun neden dünyadaki 140 ülkenin yıllık enflasyonundan daha fazla olduğunu, bunun kimin eseri olduğunu da açıklamadı. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde neden sürekli arttığından, gıda enflasyonunda neden dünya dördüncüsü olduğumuzdan, ülkemizde yaşanan çocuk açlığından hiç söz etmedi. Kendi politik hataları nedeniyle Türkiye’nin nasıl Dünya Sefalet Endeksi’nde, ilk 40’a giren tek OECD üyesi ülke haline geldiğini, ülkeyi Sefalet Endeksi’nde Sudan ile Surinam arasına nasıl sıkıştırdığını da anlatmadı. Bu verimli topraklarda, bu genç nüfusumuzla G20 ülkeleri arasında Arjantin’le birlikte, neden Sefalet Şampiyonu olduğumuzdan ise hiç söz etmedi.

ENFLASYON ERDOĞAN'IN EV YAPIMI KRİZİNDEN DOLAYI'

Herkes biliyor, bizdeki enflasyon dünyadan falan değil, tamamı Erdoğan’dan. Erdoğan’ın, ev yapımı krizi yüzünden. Şimdi Erdoğan, ABD’de yeni vitriniyle birlikte, 2024’ün ilk çeyreğinde enflasyonu düşüreceklerini anlatıyor. Beyefendi, 2023’ü gözden çıkarmış, önümüzdeki yıla randevu veriyor. Arkadaşlarının başarılı olacaklarını söyleyerek sorumluluğu onlara yıkıyor, yeni çarklara ve kaçışlara zemin hazırlıyor. Saray ve şürekası ekonominin ayarlarıyla öyle bir oynadılar ki artık ekonomi ayar tutmuyor. Faizlerin seçimden sonra dörde katlanmasına, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz satışının sürmesine rağmen paramız pul olmaya, enflasyon azmaya devam ediyor. Merkez Bankası, hafta içinde politika faizini yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseltti. Böylece seçimlerden sonra politika faizi, toplam 21 buçuk puan birden arttı. Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz haddinin yüzde 30’lara çıktığını, en son 2003 yılının Ekim ayında, yani tam 20 yıl önce görmüştük. Merkez Bankası’nın piyasaya borç verme faizi yüzde 31 iken İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) enflasyonu yüzde 20,3 idi. Dolar kuru da o gün 1 lira 40 kuruştu. Bugün, MB’nin politika faizi yine yüzde 30 ama gerçekleşen İTO enflasyonu yüzde 74, 1 dolar da 27 lira 20 kuruş. Bu, işlerin nasıl raydan çıktığını açık seçik ortaya koyuyor.

İÇ BORÇ' VE 'FAİZ' KONUSU...

Bu kadar faiz artırıyorlar, dolar da enflasyon da artık tınmıyor. Bunun sarayın güven vermeyen siyasetinden kaynaklandığının tüm dünya farkında. Erdoğan, daha mayıs ayındaki seçimden hemen önce, ‘Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece, faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Göreceksiniz, enflasyon da faizle beraber düşecek’ diyordu. Sonuç, tam tersi oldu. Faiz de enflasyon da uçtu. Tarihimizde ilk kez devletin iç borcu için ileride ödeyeceği faiz, borcun anaparasını aştı. Bütçenin faiz giderleri şaha kalktı. 1975-2002 döneminde bütçeden her gün yapılan faiz ödemesi, yaklaşık 24 buçuk milyon dolardı. 2003-2023 döneminde söz konusu ödeme, 73 milyon dolara çıktı. Cumhurbaşkanının imzasıyla yayınlanan Orta Vadeli Program’a (OVP) göre ise 2024-2026 döneminde, devletin bütçesinden her gün yapılacak faiz ödemesi, yaklaşık 113 milyon dolar olacak. Milletin bankalara olan borcunun artan faiz yükü yetmedi, bir de bütçenin faiz yükünü taşıtacaklar. Bunu ödemek için milletimiz önümüzdeki üç yılda daha çok çalışacak, daha çok vergi ödeyecek. Atalarımız ne güzel söylemiş: ‘Hilekârdan yumurta alan, içinde sarısını bulamaz.’

'İCRA DAİRELERİNDEKİ DOSYA SAYISI...'

Milletin gelirini enflasyonla pul eden hükümet, şimdi milletin kredilerini kesme, kredi kartlarına sınır getirme hazırlığında. Diğer taraftan son faiz kararından sonra, ihtiyaç kredilerinin faizleri yüzde 60’a dayanmış vaziyette. Kredi kartı gecikme faizleri aldı başını gitmiş durumda. Borcu borçla çeviren vatandaşlarımız için, maliyetlerin giderek artacağı, ödemelerin çok zorlaşacağı bir dönem başlıyor. Nitekim ilk 9 ayda icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60’a yakın artmış, 10 milyonun üzerine çıkmış. İlk 8 ayda, 95 bin çeke karşılıksız işlemi yapılmış. Karşılıksız çek tutarı yüzde 163 artışla, 31,4 milyar liraya yükselmiş. Uluslararası Para Fonu bile, Türkiye ile ilgili son 4. Madde raporunda, yüksek enflasyonla artan konut ve gıda harcamalarının dar ve sabit gelirle çalışanların boğazını nasıl sıktığını anlatıyor.

YÜZDE 30 İLE ÜLKENİN YÜZDE 100’ÜNE EL KOYMAK'

Bu hükümet bu ülkenin, bu milletin hiçbir derdine derman olamaz. Seçimden sonra yaptığı ve yapmadıklarıyla bunu ispatladı. Şimdi Erdoğan, partisinin yüzde 30’un da altına inen oyuyla seçim kazanmak için her yolu denemek istiyor. Bütün ümidi, muhalefeti ne yapıp edip dağıtmak. Yüzde 30 ile ülkenin yüzde 100’üne el koymak. Havuz gazetelerinde kendi belediyelerinin rezilliklerinin üstünü örtüyor, bizim belediyelerimize ise kara çalmaya çalışıyor.

Hükümet, belediyelerimizin hizmetlerini önlemeye çalışırken iktidarın çoğunlukta oldukları belediye meclisleri de hemşerileri için çalışan CHP’li başkanları engelliyor. Ankara'da atık su arıtma tesisi için bulunan dış kaynaklı krediyi, Erdoğan onaylıyor ama Cumhur İttifakı’nın çoğunlukta olduğu Belediye Meclisi, buna taş koyuyor. İstanbul’da belediyemizin otizmli ve down sendromlu çocukların kullandığı merkez haline getirdiği spor tesisini, kendi ilçe belediyelerine devrediyorlar. Özel ihtiyacı olan çocuklarımıza verilen hizmeti engellemeye çalışıyorlar. Ama onlar ne yaparlarsa yapsınlar, CHP’li başkanların yönettiği belediyelerde vatandaşlarımız rahat bir nefes alıyor. Daha önce görmedikleri hizmeti alıyorlar.

Kongrelerimizi bitiriyoruz. Yarın, Parti Meclisimiz, Kurultay tarihine karar verecek. Bu ülkenin aydınlık yarınlarına inananlar olarak bu süreçten de yenilenerek, güçlenerek çıkacağız. Ülkemizi, kifayetsiz muhterislerin elinden kurtaracak yolun kapısını açacağız. Milletimizi bölüp parçalayarak yalanla, hileyle, hurdayla siyaset yapmanın sonuna gelindi. Meydanlarda söylenen yalanların faturası ağır oldu. Milletimiz önümüzdeki seçimlerde kendine bunca zulmü reva görenlere, sandıkta mutlaka cevabını verecektir.”

Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kongre süreci ile ilgili soru üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Bütün partilerde olduğu kadar, bizde de kongre süreçlerinde istenmeyen manzaralarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar hakkında da gerekli incelemeleri yapıyoruz. Ama, öyle görünüyor ki bu soruyu soranlar, uygar tartışmaları da kavga diye sınıflandırıyorlar. Kongrelerdeki her demokratik tartışmayı, her kongrede kavga var diye sunmanın ve sormanın da neye hizmet ettiğini dinleyenlerin takdirine bırakıyoruz. Bu soruyu soranların bugüne kadar Erdoğan’a; bakanlar kurulunda çıkan kavgaları, tekme-tokat iddialarını, Cumhur İttifakı partilerinin kongrelerinde uçan sandalyeleri sorup sormadığını da doğrusu merak ediyoruz.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili destek açıklamalarının anımsatılması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Vefayla, siyasi ahlakla bunun ne alakası var? Bu kişiyi tutuklayan İçişleri Bakanlığı. Siyasi ahlak, bir suç söz konusuysa o suçun üstüne amasız, fakatsız gitmeyi gerektirir. Kendi ittifaklarının İçişleri Bakanı bu soruşturmayı yürütüyor. Şimdi bu soruşturma süreci devam ederken Bahçeli’nin, ‘Soylu’nun arkasındayız’ açıklaması manidardır. Bu, aynı zamanda soruşturmaya müdahale anlamına gelir. Diğer taraftan yerel seçimlerde iş birliği tartışılırken, MHP’den gelen bu açıklama AK Parti Genel Başkanı’nı yargıya müdahaleye davet olarak da okunabilir. Kaldı ki; Bahçeli’nin mafya yapıları ile münasebetleri fotoğraf albümler ile ortadadır, sakladığı bir husus da değildir.”

Editör: Bekir GÜNEŞ