Gazete Emek-İşin özü Kürt fobisinin dışa vurumuydu. Kürtlerin yaşadığı yeri tanımlamak, ‘’Kürdistan’’ demek suç konusu edildi. İktidarların, cezalandırma sistemleri her zaman topluma bir mesajı da hedefler. Cemil Taşkesen’in gözaltına alınması da Kürt halkına ve bilinçaltına sömürgecilik politikasının inkar, şiddet, cezalandırma mesajını taşımaktaydı. Bu yüzden Kürtler kendi gerçeklerini bir kahvehanede bir otobüs terminalinde bir köşe başında konuşurken sesini kısarak konuşur. Çünkü başına ne geleceğini kestiremez. Bu korku ve kaygı psikolojisi iktidarların varoluşsal tekniğinin sonucudur, baskı, sindirme, asimile etme politikalarıyla bağlantılıdır. Modern iktidar insanın içinde mevzilenmiştir. Çünkü iktidar zihinlere nüfus ettiği ve onları fethettiği ölçüde iktidardır.

Kürt sorunu konuşulduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’ Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın. TSK’de var mısın varsın. Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun?’’ demektedir. Fakat aynı Erdoğan Başbakanken meclis kürsüsünden şöyle seslenmişti: ‘’Kendi tarihini bilmeyen, okumayan cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu-Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler.’’ İnsanın şaşırmaması elde değil! Dün kabul edilen bugün inkar ediliyor, cezalandırılıyor! Fakat hakikat ve tarihi gerçeklerde var.

 

Zeynep Demirel: Dininizin yozlaşmasını bu kadar dert edeceğinize ekonomimizi dert edin



‘’Günümüzde halk ve ülke için kullanılan Kürt ve Kürdistan isimleri de bir çırpıda ortaya çıkan adlandırmalar olmayıp, uzun sayılabilecek bir süreçten geçerek oluşmuştur.

Kurti; (Kur=dağ, ti-aidiyet eki) Sümercede “dağlı halk” anlamına gelmektedir. Ve ilk kez Sümerlerce kullanılmıştır. Mısır’da bulunan Akad arşivlerinde, M.Ö. 1400 civarlarına ait kayıtlarda Mezopotamya’nın kuzeyi ile Van gölü arasındaki bölgede Qortie* ya da Kortîe adlı topluluktan bahsedilmektedir. M.Ö. 600 başlarındaki Babil tabletlerinde Kardaka bölgesi, dost ülkeler arasında sayılmaktadır. Anabasis’te, Med-Pers ordusunda savaşan Karda- kes adlı ağır piyadelerden söz edilir. Grek dilinde Kürt memleketi anlamında Kardukhoi ve Kurdiene adları kullanılırken; Roma dilinde bu, Gordyene haline geldi ve nihayet Kürdistan adı ise, ilk kez Selçuklu Sultanı Sancar tarafından Kürtlerin yaşadığı ülkenin adı olarak kullanılmıştır.’’(1) 

Kürtler yaşadıkları bölgeye resmi olarak Kürdistan ismini vermediler. Bu isimlendirmeyi Türk Sultanları yaptı. Fakat bugün bu suç sayılmakta ve ceza konusu edilmekte. Ama on yedi bin Kürt insanını Toroslarla kaçırmak ve öldürmek, binlerce köylüyü sürgün etmek köylerini yakmak Roboski de otuz dört canı bombalamak onları hayattan kopartmak, suç değildi.

Şimdi basit ama güç bir soruyla karşı karşıyayız. ‘’Kürdistan’’ demek neden suç olarak kabul ediliyor da Kürtleri öldürene madalya takmak gerekiyor?




1:M.S.Y. Uygarlığın Doğuşunda Kültür ve Kürtler.(s.232) Aram yayınları.