Gazete Emek- PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, örgütün mayıs ayında gerçekleştirdiği 12. kongresine iletilen görüşleri sızdırıldı.
İlk olarak yandaş Takvim gazetesinde yayımlanan görüşlerin, Öcalan’ın 'teknik bağlantı' ile görüntülü bağlanarak kongreye ilettiği ileri sürüldü. Mektubun Avrupa'da basılan Serxwebun dergisinde “Perspektif” başlığı altında yayımlandığı aktarıldı.
T24’ten Namık Durukan’ın haberine göre de, söz konusu yazı örgütün Avrupa'da basılan Serxwebun dergisinde “Perspektif” başlığı altında yayımlandıktan kısa bir süre sonra geri çekildi.
Öcalan, söz konusu yazısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM heyetine “Yeni bir dönem başlatmak istiyorum” dediğini aktardı. Öcalan, “İdamım için her şeyi yapan Türk” diye söz ettiği Bahçeli için “yeni süreçte devletin en yetkili sesi ve eli” sıfatlarını kullandı. Yeni süreci “barış denemesi” olarak gördüğünü ifade eden Öcalan, “bunu yeni bir başlangıca dönüştürme gereği olarak görüp anında yanıt verdiklerini” yazdı. Öcalan, “devlet denetiminde toplantılar yapıp sürecin programını hazırladıklarını” belirterek, benzer süreçlerin ileride İran, Irak ve Suriye'de de devreye girebileceğine dikkat çekti.
Öcalan’ın PKK 12. kongresine ilettiği görüşlerinden bazı bölümler şöyle:
“ÖNDERLİK GERÇEĞİ DİYORSUNUZ ANLAMIYORSUNUZ”
Önderlik, karakteri itibarıyla çok az anlaşıldı. Anlaşılmıyor. Önderlik gerçeği diyorsunuz ama nedir bu gerçeklik, anlamıyorsunuz. Halk dağılmış, felç edilmiş, anlama gücü yok. Kadro donanımsız. Elli yıldır Kürtlerin şaşkınlığı Mesihçiliği bu gerçeklikle bağlıdır. PKK’de önderliksel gerçekleşme Kürt tarihinde bir dönüm noktasıdır. En az Kürt uyanışı diriliş devrimi kadar önemlidir. Apo gökten inen bir Mesih değil, emekle, toplumsal gerçekleşmeyle kendisini yaratan bir önderliktir. Kürt-Kürdistan tarihinde sosyalist önderliğin inşasıdır. Apo bir önderlik inşası bir kişi kültü inşası değil, kolektif önderlik inşasıdır.
“ARTIK YETER; 50 YILDIR DOĞRU ANLAŞILMAYI BEKLİYORUM!”
Önderliksel çıkış sürecinde Kürtlük dağılmış, geleneksel önderlik iflas etmiş, Kürt düşünceden düşürülmüştü. Böyle bir ortamda gelişmiş olmasına mucizevi anlamlar yüklenmiş olması anlaşılırdır. Fakat artık yeter! 50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum. Anlatıyorum, anlatıyorum sonra yine anlatıyorum. PKK’de önderlik gerçeğini anlamamak, PKK’yi anlamamak, özgür Kürt’ü, Kürdistan’ı anlamamak demektir. Gerilikte ısrar etmek demektir. Bunun için gelişmiyor, Önderleşemiyorsunuz. Sizi önderlik gerçeğinin bir parçası haline getirmek için 50 yıldır amansız bir emek ve mücadele içindeyim.
“ZORLA VERMEYE ÇALIŞIYORUM, ALMIYORSUNUZ”
Önderlik gerçeğini doğru anlamadan, kendini gerçekliğe yatırmadan bırakın topluma öncülük etmeyi, kendiniz yürüyemezsiniz. Nitekim kendinizi dahi taşıyamıyorsunuz. Muazzam bir söylem ve eylem gücüm var. Bunları size sunuyorum, zorla vermeye çalışıyorum, yine almıyorsunuz. Kendinizi bir çözümsüzlük olarak dayatmakta ısrar ediyorsunuz. Neden? Bu önemli tabii çünkü ciddi bir iş. Şu anda Apo gerçeği hem bir süren durum olarak hem de an olarak tarihe damgasını vurmuş ve öyle gidiyor.
“BAHÇELİ, DEM HEYETİNE 'YENİ BİR DÖNEM BAŞLATMAK İSTİYORUM' DİYOR”
Ve geldik işte PKK’deki açmaza. Ve buna bir çözüm bulmaya; yani bu fesih meselesine. Şu an hâlâ her an yaşadığım durum... Evet burada bir anın tekrarı var, yaratım değeri fazla yok, bir sıçrama yapmak gerekiyor. Bir eşik atlamak gerekiyor.
Tuhaftır, bizim tarafımızdan değil, bizzat benimle amansız her an idamım için her şeyi yapan bir Türk, dönemin Türk duyarlılığının partileşmiş hatta proto parti devletin en yetkili sesi ve eli olarak Devlet Bahçeli açtı bu yeni dönemi. Yani bizimle amansız savaş önderi olarak Bahçeli, DEM heyetine bunu bizzat söylüyor: “Ben bütün ömrümü buna adamıştım ama şimdi yeni bir dönem başlatmak istiyorum.” Bu da bana göre, bu Barış ve Demokratik Toplum çözümüne açık bir çağrı ifadesidir. Hem bir barış çağrısı hem tutarlı hem de demokratik çözüm içeriği olan bir barış çağrısı. Gelişmeler biraz bunu da gösteriyor.
“YANITI GECİKMEKSİZİN VERDİK”
Ve buradan çıkartacağımız tek sonuç, “ancak savaşanlar barışabilir.” Yani ikincil üçüncü güçler değil de ara ara güçler müttefikler değil de bizzat savaşın sorumluluğunu taşıyanlar ancak barışın sorumluluğunu üstlenebilir. Çünkü barış en az savaş kadar ciddi bir olay. Ve böyle ciddi bir olayın sorumluluğunu da onun bir numaralı taşıyıcıları sahiplenebilir. Dolayısıyla gerçekçi, bu savaşı devlet yürütüyor. Bir barış denemesi olarak yeni bir başlangıca dönüştürme gereği duyuyorum. Bu seslendirildi son altı ayda. Biz de isabetli olarak bu elin havada boş bırakılmaması, bu sese karşı duyarsızlık gösterilmemesi gerektiğine kani olarak anında yanıt verdik. Ki bu savaşımın bir numaralı sorumlusu, yürütücüsü olarak sorumluluk duyduk ve yanıtı da gecikmeksizin verdik. Bu da kamuoyu ile paylaşılmıştır. İfadesi de şöyledir: Savaşanlar ancak barışı gerçekleştirir. Diğer muhatapların barışı gerçekleştirme gücü olmaz. İkincildir ya da yardımcıdır. Esas inisiyatif bu işin öncülüğünü yapanlardır.
“DEVLET DENETİMİNDE PROGRAMINI HAZIRLIYORUZ”
Böyle bir rotaya girdik. Bu da bana göre sağlıklı bir yöntemdir. Bu yöntem temelinde başlangıcı biraz daha boyutlandırdık ve devlet denetiminde bu toplantımızla programını hazırlıyoruz. Nasıl bir demokratik toplum, bunun yoğun çabası içindeyiz. Bu eşikten atlamak istiyoruz. Nedir bu, savaş ve ayrılıkçı çatışma sürecinden barış ve demokratik bütünleşme, Türkiye cumhuriyetiyle özellikle.
“BENZER SÜREÇLER DEVREYE GİRECEKTİR”
Diğer devletlerle ise Irak, İran, Suriye devletleri için de benzer süreçler devreye girecektir. Türkiye’nin inisiyatifinde olması da bana göre hem aklın gereği hem gerçekliğin iradesi oluyor. Öyle olması gerekiyor. Öyle oluyor. Dolayısıyla bu atılan adım oldukça ciddiye alınabilecek bir adım. Her ne kadar belli bir zorlanmaya uğrasa da doğru bir adıma benziyor.
“TARİHİ BİR DÖNEMİ GERİDE BIRAKIYORUZ”
Yazının son bölümünde şu mesajı verdi:
“Mücadele tarihimizin 52 yıl 1 ay 1 haftasının sonunda resmen tarihî bir dönemini geride bırakıyoruz. Daha somut bir anlamla ulus-devlet amaçlı sosyalizmden, demokratik toplum sosyalizmine tarihsel bir döneme başlangıç yapmak istiyoruz. Tıpkı her şeyin bir sonu ve başlangıcı olduğu gibi. Bir dönem dört ana nedenle geride bırakılmak durumundadır:
PKK, öz itibarıyla ömrünü tamamladığı için resmen de feshedilmek durumundadır. Bununla kastedilen reel-sosyalizmin iç nedenle çözülüşü, yeni bir sosyalizm yolunun açılma gereği, Kürt kimliğinin tanınma ve gerçekleşme durumudur.
Silahlı mücadele; ulus-devlet amaçlı bir stratejiye dayalı olup bu amaçtan düşüş ve demokratik toplum programına geçiş demokratik siyaset ve hukuka dayanmayı gerektirdiğinden vazgeçilmeyi gerektirir. Karşılığı demokratik siyaset hakkının tanınması ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvencedir.
Devletle her tür diyalog ve görüşmeler PKK resmiyeti altında kabul görmediğinden önemli bir unsur olarak gündemleşmediğinden fesih gereklidir. Kamuoyu dikkate alınarak bir sonuç olarak da görülebilir.
DEMOKRATİK KONFEDERALİZM
Öcalan, dergide dört sayfa tutan yazısının son paragrafında da şunları belirtti:
“(… ) Başarıya dair inancım ve umudum yüksektir. Bunun başarıya ulaşması sadece Kürt, Kürdistan için değil bölge için de önemli başarılara yol açacaktır. Burada ulaşılacak bir başarı; Suriye, İran ve Irak'a da yansıyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti için de hem kendisini yenileme, demokrasiyle taçlanma hem de bölgede öncülük yapma şansı olacaktır.
Süreç karşıtlarının hiçbir değer ifade etmediğini belirtebilirim. Yenik düşeceklerdir. Fakat bunun aşılması da taraflara sorumluluk yükler. Bu sürecin bölgesel sonuçlarının yanı sıra enternasyonal sonuçları da olacaktır.
Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İsrail-Filistin çatışması, mezhep çatışmaları, ulus devlet çelişkilerinin panzehiri demokratik konfederalizmdir.
Bu çözüm aynı zamanda yeni bir enternasyonali de gerektiriyor. Dostlarla, ertelemeden bir enternasyonal çalışması başlatmak doğru ve tarihî bir adım olacaktır.”
Kaynak: Birgün