Gazete Emek- Büyük halk desteği ile iktidara yükselen 2015 yılına kadar yapılan seçimleri doğal yollarla kazanan iktidarın sopalı seçimler dönemi gerçekten kapanıyor mu?  Muhtemelen yıllarca tartışılacak bu konunun nedenleri kişiden kişiye değişecektir. Benim öngörebildiğim çoğu birbiri ile bağlantılı olan en temel nedenler şunlardır;

1. KÜRT MESELESİNDE YANLIŞ TUTUM AKPYE KAYBETTİRECEK

AKP'nin Kürt politikasında çizdiği zikzak sonunda ırkçılığa savrulması ve MHP'nin “yedek lastiği” pozisyonuna düşmesi AKP'ye kaybettirdi. Ortada birçok ülkeyi somut olarak ilgilendiren bir sorun olarak dururken "Kürt Sorunu Yoktur" diyen AKP bitmeye doğru hızlanmıştır. Bu yönüyle "Dolmabahçe Mutabakatı" ve "Çözüm Masasını Devirmenin" AKP'ye ve bu ülkeye maliyeti yüksek olmuştur. 1 Kasım Seçimleri sonrasındaki kent yıkımları AKP iktidarında gerçekleştirilmiştir. Önceleri Rojava'da Kürt güçleri ile birlikte hareket eden AKP, gelinen aşamada çatışmalı bir süreci tercih etmiştir. Tarihi olarak Kürt yerleşim yerleri olan Afrin ve diğer yerlerin Türkiye ve destekledikleri güçler tarafından işgal edilmesi bugün hem Suriye ile hem Kürtler’le yeni bir barış döneminin başlatılmasının önünde en büyük engeldir.  Bir milyondan fazla kişinin yaşamını doğrudan etkileyen bu politika "MHP ile cumhur ittifaki ile taçlanınca" Kürtler AKP'den vazgeçmiştir. Bu başlıkta söylenmesi gereken bir husus da seçilmiş belediye başkanları ve milletvekillerine yönelen haksız hukuksuz tutuklamalardır ve kayyumlardır. HDP'ye oy vermeyen Kürt'ler de bu durumdan rahatsızlık duymuştur. Açıkça hukuk dışı olan tecrit uygulaması da AKP’nin Kürt seçmene izah edemediği başka bir başlıktır. Yine kendisi 2008’de kapatmanın eşiğinden dönmüş bir parti olarak bugün AKP’nin parti kapatmaya mahkum kalması çaresizlikten yılana sarılmasıyla eş değerdir. Roboski, Servet Turgut, Deniz Poyraz gibi birçok katliamda AKP-MHP partileri bir siyasi partinin demokratik tepkisini bile gösterememiştir. Bu politikalar nedeniyle AKP en çok bölge illerinden oy kaybedecektir. 7 Haziran’da Hakkari’de yüzde 10 barajının altında kalan AKP, bu durumu birçok ilde yaşayacaktır. Çünkü tek kaybetme nedeni bu değildir. 

2. SURİYE MESELESİNDE YANLIŞ TUTUM AKPYE KAYBETTİRECEK

İlk kaybetme nedeniyle bağlantılı olarak AKP'nin Suriye Politikasındaki tutumu ve bu politikanın sonucunda Suriye iç savaşının büyümesi, bu alanda ÖSO vb. gruplarla işbirliği ve muazzam bütçe kullanımının AKP'ye ve Türkiye toplumuna maliyeti çok yüksek olmuştur. Gerek Rusya  gerekse ABD ile tutarsızlık ve riskler içeren dış politika tercihleri  ülkeyi de ekonomik krize sokarken AKP'yi de toplumdan uzaklaştırmıştır. Gelinen aşamada büyük bir çıkmaz halinde bir Suriye enkazı ile karşı karşıya olan bir ülke Türkiye'dir. En az 5 Milyona yaklaşan mülteci sorunu ve bu sorunu büyütmeyi vaat eden AKP kaybedecektir. 

3. TEK ADAM POLİTİKASI AKP'YE KAYBETTİRECEK

AKP ortaya çıkış koşullarındaki toplumsal dinamiklerine birer birer ihanet etmiştir. AKP'de Bakanlık yapmış ilk hükümet ve sonraki hükümetlerin üyeleri şimdi nerede veya 31 Mart seçimlerinde siyasal tercihleri ne oldu diye bakarsak, bu durum daha net anlaşılır. Yola çıkarken "meşveret" diye yola çıkan AKP, günün sonunda otoriterleşme eğilimini hızlandırdı.  En son rejim değişikliği; yasama, yürütme ve yargı üzerinde "tek adam rejimi" kurmaya doğru gitti. Hep söylenile gelen "mazlumun zalim olması" durumu AKP'ye kaybettirecek denilebilir. AKP’nin içinden çıkan DEVA ve GELECEK Partileri kamu kaynaklarını AKP gibi dağıtamadıkları için henüz ciddi bir oy oranı varlığı gösterememiştir. Ancak bu kopuşların nicel öneminden daha ağır olan nitel değeridir. Hem Babacan  hem de Davutoğlu için hem kopuş hem de sonrasında muhalefet yapmak kolay olmamıştır. Ancak “şimdilik” 6’lı Muhalefet bloğunun için de görece siyaset yapmaya başlamaları, Saadet Partisinin de bu ittifakla hareket etmesi AKP’nin kaybedeceğinin işaretidir. “AKP’nin içinde daha kaç akp çıkacağı” seçim sürecinde ve sonrasında daha net görülecektir. 

4. YOLSUZLUK AKP'YE KAYBETTİRECEK

Türkiye tarihinde yolsuzluğun yaygın olduğu algısı hep kanıksanmıştı ancak son dönemlerde AKP'li bürokrat, vekil ve bakanların ötesinde il/ilçe yöneticilerine varana kadar "mücahitlikten müteahhitliğe" gidildiğine dair genel bir kanı var. Bu yöndeki algının büyük bir gerçekliğe tekabül ettiği ve toplumun çoğunluğunun buna inandığı ortaya çıktı. Son zamanlardaki ekonomik kriz ile birlikte "yolsuzluk söylemi" büyük bir itirazın temeli oldu. 128 Milyar Dolar ne oldu? Sorusu toplumsal bir soru (n) haline geldi. Makam araçları, lüks yaşam görüntüleri, bazı iktidar vekillerinin açıklanamayan mal varlığı artışları yolsuzluk söylemini pekiştiriyor. Pandemi ve sonrasında yaşanan derin ekonomik krizin kamusal harcamalarda yaşanan usulsüzlüğe dayandıran bir eğilim her geçen gün karşılık buluyor. Toplumun büyük çoğunluğu iş, aş ve gelecek kaygısı ile yaşarken belli bir azınlık kesimin işleri yolunda gidiyor. Her evde bir üniversiteli işsiz varken sınavsız atama ve yükselmeler toplumdan çok büyük tepki topluyor. Mülakatlarda başarılı kişilerin elendiği ve yandaşların işe alındığına dair birçok haber kamuoyuna yansıyor. 

5. BÜROKRATİK YOZLAŞMA AKP'YE KAYBETTİRECEK

AKP 2010 referandumundan sonra birçok kamu kurum ve kuruluşta "bürokratik yozlaşma" olarak ifade edilebilecek atamaları hızlandırdı. 20 Temmuz OHAL Darbesi sonrasında ise kamuda ve akademide büyük bir tasfiye yaşandı. Gelinen aşamada birçok kamu kurumunda kalifiye olmayan, kurum kültüründen, mevzuatından ve  temel kavramlarından habersiz bir sürü kişi kurumların yetkili kurulları ve makamlarında görevlendirildi. Birçok kurum (Mesela TÜİK, İŞKUR, vb) vekaleten yıllarca yönetildi. Bu kifayetsiz idarecilerin yıllarca süren yöneticiliği sırasında kamu hizmetleri sunumunda muazzam bir geriye gidiş yaşandı. Aynı süreçte kurumlardaki sınav ve kariyer planlamaları AKP'li idarecilerin ve yandaş sendikacıların müdahalelerine açık hale getirildi. Yandaş sendikası eliyle kamuda baskı, sansür ve sürgün uygulamaları devam etmekteyse de kamu emekçilerinin son yıllardaki yoksullaşması yandaş sendikaya yönelmeyi de durdurmuştur. Bu durumlar kamu emekçilerinin adalet duygusunu aşındırdığı gibi kamu kurumlarına olan güveni de azalttı. Özetle bu bürokratik yozlaşma da AKP'ye kaybettirecek.

6. AKP'nin İSRAF POLİTİKASI AKP'YE KAYBETTİRECEK

Birçok kamu kurumunda yeni bina yapımı, taşıt alım politikası, taşeron uygulaması, kiralamalar ve temsil tanıtma giderleri ve bu adlar altında yapılan devasa harcamalar kamuoyunu bıktırdı. ÖTV gibi vergilerin günlük tüketim kalemlerinin mazot, benzin ve telefon gibi girdilerdeki payı yurttaşın ekmeğini küçülttü. "Saray ve israf" başlıklı tartışmalar ve bunların gittikçe yaygınlaşması yoksulluk  ve işsizlik ile cebelleşen halktan tepki gördü. Halk yoksulluk ile cebelleşirken saray eşrafının şatafatı AKP'ye kaybettirecek. 2022 yılında 3 defa bütçe düzenlemesi yapılmasına rağmen devasa bütçe açıkları ortaya çıktı. Yine cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açıklarının yaşandığı bu dönemde iktidarın Kur ve faiz politikalarının bu maliyete yol açtığı ifade edilmektedir. 


7.  KUTUPLAŞMA ve DİNİN SİYASETE ALET EDİLMESİ AKP'YE KAYBETTİRECEK

AKP kutuplaşmada ve halkı iki gruba ayırmada tarihi bir misyon biçti kendine. Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar ikiye ayrılan toplum referandumda iyice kutuplaştırıldı. "Taraf olmayan bertaraf olur" yaklaşımı AKP'nin temel söylemi haline gelirken neredeyse AKP'li olmayan herkes terorist olarak kodlandı. Toplumun yarısına hiç çekinmeden terör damgası vuran ve bunu son zamanlarda yoğunlaşan "Dinin siyasete alenen alet edilmesi" de "gömlek değiştirme" iddiasının yerini "takiyye iddiası" aldı. Toplumun çoğunluğuna terör yaftası ile yaklaşan tutum, kaybetmiştir. Kabataş, Ezan'a ıslık ve Yeni Zellanda görüntülerinin kullanımı toplumdan ters tepti. Tarikat ve cemaatlerde işlenen suçların zamanında soruşturulmadığına, örtülmek istendiğine yönelik kamuoyuna yansıyan her vaka AKP’nin kaybını hızlandıran bir etki açığa çıkarıyor. Bu alanda daha çok vakanın olduğu da AKP sonrası dönemde daha net görülebilecektir. 


8. OHAL  VE KHK UYGULAMALARI AKP'YE KAYBETTİRECEK.

Türkiye’de uzunca bir dönemdir “Terörle Mücadele Terörü” sürdürülmektedir. Terörle mücadele adı yürütülen birçok faaliyet toplumu terörize etmiştir.  2016’OHAL/KHK'ler ile AKP milyonlara varan sayıda yaşamı alt üst etti. Sadece  KHK'ler ile 152.000 kişiyi işten atan AKP aradan geçen 7 yıla rağmen bu hukuksuzluğa bir çözüm sunamamıştır. KHK’ler nedeniyle 100'den fazla kişi intihar etmiş binlerce KHK’li hukuki olarak haklarını alamadan yaşamını yitirmiştir. OHAL Komisyonu ve OHAL İdare mahkemeleri terörist diye işten atılan on sekiz bin (Rakamla 18.000) kişiyi işe iade etmek zorunda kalmıştır. En az 20 KHK’li öldükten sonra iade edilmiştir. Anayasa mahkemesinin son dönem kararları ile de açığa çıkıyor ki tüm KHK’ler hukuken temelsizdir.  Bu kapsamda 81 ilden AKP'ye yönelen öfke referandumda ilk işaretlerini vermiş, 31 Mart'ta AKP'ye seçim kaybettiren bir faktör olmuştur. 2023’e giderken AKP’nin ihraçlar nedeniyle topluma ödettiği faturanın karşılığını alacağını göreceğiz. 

9. AKP'NİN KADIN VE ÇOCUK POLİTİKASI AKPYE KAYBETTİRECEK

20 yıllık iktidarı sırasında AKP, kadın karşıtı söylemi hep bir ana akım ideoloji olarak taşıdı. Ancak son yıllarda bu söylemin somut kurumsallaştığı söylenebilir. Gerek 4-4-4 eğitim sistemi tartışmaları gerekse kadın kurumlarına yönelen kapatma ve dönüştürme siyaseti, kürtaj politikası, müftü nikahı tartışmaları vb. tartışmalarda kadın karşıtı söylem ters tepti. "Pozantı, Ensar, Çocuk Evlilikleri" "cezaevlerindeki çocuklar" vb. tartışmalarda çocuk politikası AKP'nin eleştirilen politikası oldu. Tüm partilerin onayıyla TBMM’den geçirilip onaylanan İstanbul Sözleşmesi’ni tek taraflı bir şekilde fesh eden AKP iktidarı kadına yönelik şiddetin fiilen ve söylemsel olarak devam etmesi yönünde irade beyan etmiştir. Yanı başımızda İran ve daha ötesinde Afganistan’da kadına karşıt siyasetin ısrar ettiği anti-özgürlükçü blokta yer alan AKP-MHP iktidarı bu nedenle de 2023 yılında kaybedecektir. 

10. İŞSİZLİK/YOKSULLAŞMA AKP'YE KAYBETTİRECEK

"Darbe Hukukunun" sui istimalleriyle ortaya çıkan demokrasi krizi ve izlenen savaş-güvenlik siyaseti derin bir ekonomi krizi ile sonuçlanmıştır. Bu süreçte işsizlik, enflasyon, faiz “iki” haneyi geçmiş, dolar 4,92, Euro 5,70'e yükselmişti. 24 Haziran seçimleri sonrasında 7-8 bandı arasında ortaya çıkan ve kur krizi etkisiyle artan iflaslar, işsizlik ve rezerv/kredi sorunu AKP'nin inandırıcılığını ortadan kaldırmıştır. Şimdi dolar 18-19, Euro ise 20 TL bandının üzerinde yerleşmiş durumdadır. Üretici Enflasyonu 3 haneli olmuştur. Asgari ücret 2013 yılı değerinin altındadır.  

Bu 10 önemli nedenin yanı sıra AKP’nin en önemli kaybetme nedenlerinden birisi de tüm AKP’lilerin her gün tekrar etme ihtiyacı hissettiği “Liderimiz Erdoğan” vurgusunun gerçekte bir karşılığının ne parti içinde ne de toplumda kalmadığıdır. AKP’nin içinde bile klik çatışmalarının olduğu, kopuşların önüne geçmek için birçok etik dışı yolun zorlandığı, çeşitli ekiplerin kendilerini örgütlediği günden güne ayyuka çıkıyor. Kaybediş sonrası dönemin hazırlıkları ve hesaplaşması şimdiden başlamış görünmektedir. 

Editör: TE Bilişim