Gazete Emek- Kars Belediye Eş Başkanı  Ayhan Bilgen, dokuz8Haber Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici’nin sunduğu Gündem Özel programına katıldı.  Güncel siyasi gelişmeleri değerlendiren Bilgen, “Ben geçerken HDP’ye uğramış, ya da hasbelkader HDP’de yer almış bir siyasetçi değilim” diyen Ayhan Bilgen, Ayhan Bilgen, HDP’nin Türkiye’nin farklı kesimlerini içine dahil edeceği bir siyasi anlayış inşa etmesi gerektiğini vurguladı.

Ayhan Bilgen, HDP ile ilişkisini yaklaşımını şöyle özetledi:


“Bazı arkadaşlar iktidar partisinde yer aldılar. Ben muhalefette yer almayı seçtim. Ama HDP’nin yüzde 1’in altında oy aldığı Konya’da milletvekili adayı oldum. Kürt partisinde bir siyasi sorumluluk almak istedim. Sadece milletvekili ya da belediye başkanlığı hırsım olsaydı, Konya’da milletvekili adayı olmazdım. Sonra ise Kars’tan milletvekiliği teklifini reddettim. Siyasi görüşümü kişisel hırsların üzerinde tuttum. Grup Başkanvekilliğini bırakıp, Kürt siyasetinin hiç belediye seçimi kazanmadığı Kars’tan aday oldum. Siyasi arayışım kişisel bir hırstan ziyade HDP’nin kuruluş felsefesine bir katkı sunma ihtiyacıdır.”

 

HÜDAPAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Ankara kayyumları, Kandil'in kayyumlarının yerine geldi



"BUGÜN HER ŞEYI HDP'NİN ÇÖZMESİNİ BEKLEYEMEYİZ"
 

Sadece nüfus yoğunluklu olarak güçlü olan yerlerde siyaset yapmak değil her yerde siyaset yapmanın önemli olduğunu söyledi. 7 Haziran 2015 seçim sürecine ilişkin  "HDP'nin politikalarını boşa çıkaran bir süreç yaşandı." diye konuşan Bilgen, şu ifadelere yer verdi:

Çatı partisi ve birlik hareketi de bunlardan doğdu. Dar milliyetçilik ya da feodal bir yaklaşım değil yada farklılıkları red eden bir yaklaşım değil herkesin kimliğini dilini kültürünü eşit özgür kılan bir siyaset anlayışıydı. Bu yaklaşımın harekete geçmesi bir genişleme politikasıdır. 7 Haziran'da bir başarı hikayesi vardır. HDP'ye yönelik politikaları da dikkate alıp haksızlık yapmamak lazım. HDP'nin politikalarını boşa çıkaran bir süreç yaşandı. Bugün her şeyi HDP'nin çözmesini bekleyemeyiz. HDP'nin kararlılığı önemli ama HDP ile başlayıp HDP ile bitmeyen bir muhalefet sorunu ve topyekun bir tıkanma sorunu var. Böyle bir HDP'nin yeterli olduğunu düşünenler olabilir. Bunu da yadırgamam bu da bir tercihdir. Bunu kabul ederlerse hiçbir tartışma ihtiyacı olmaz. Yol arkadaşlarımıza saygının gereği ve sorumluluğumun gereği inandığım şeyleri yapıcı olarak söylemektir. Türkiye'nin bütün yükünü HDP'nin sırtına yükleyemem. HDP'nin yapması gerekenleri de söylemek gerekir. HDP'nin kendisi de farklı bileşenlerden oluşuyor. HDP'nin de dayanışma içerisinde olduğu dost partiler var. İktidarcı bir yaklaşım ne HDP'ye ne de diğer kurumlara katkı sağlar. Kırıcı ve dağıtıcı bir pozisyonda olmadan yeniden inşa sürecini de halı altına süpürmemek gerekir.

 
HDP'nin de tabanının görüşlerini taleplerini ve ilkelerini esas alması gerekiyor. Bunları esas aldığı kadar muhalefetin de taleplerini esas alması gerekiyor. HDP muhalefetle asgari bir ortaklaşmayı sağlamalıdır. Herkes kendi siyasetini ve hedeflerini sağlamak için çalışır. Ama muhalefetle birlikte hareket etmenin bir yolu yöntemini aramalıdır. Yeni bir muhalefet tarzı yeni bir sentezin yolu bulunmalıdır. 

"TÜRKİYE'Yİ YÜZDE 10 İLE YÖNETMEK GİBİ BİR ANLAYIŞIMIZ YOK"

Cezaevinden çıktıktan sonra sağlık sorunları nedeniyle  HDP yönetimi ile görüşmediğini  belirten Bilgen,  "Cezaevindeyken de paylaşıyordum. Yapısal bazı sorunların tartışılması gerekiyor. HDP kurulduğunda iki partili bir mekanizma öngörülmüştü. Kürt sorununun yoğun olarak tartışılması bir süre sonra bileşenlerle tartışmanın da önünü açıyor. HDP bir çatı partisi olarak örgütlenmeli ama BDP de mecliste grup kurmalı ve parlementoda sözünü söyleyebilmeliydi. Bütün bu yükü HDP'nin üzerine bırakmak zordur. Ama baştaki plan daha sağlıklıydı. Baştaki plana ne kadar ihtiyaç olduğu bugün bir kez daha ortaya çıkıyor." ifadelerine yer verdi.

 

Türkiye'yi yüzde 10 ile yönetmek bir hedeflerinin olmadığını vurgulayan Bilgen, "Çözüm olacaksa bu sorumluluğu alan kişilerin tartışması gerekiyor. Siyaseti tek kanala hapsetmemek gerekir. Bugün genişleme konusunda bir sorun yaşanıyorsa ya da kriminalize olma konusunda bir sıkıntı yaşanıyorsa bu biraz da yaşanan politik daralmanın sonucudur. Siyaset mi toplumsal gerçekliğe göre şekillenecek yoksa toplum mu siyasete göre şekillenecek? Bu iki soru çok önemlidir. Demokratik siyasetin gereği birincisini yapmaktır. Türkiye'yi yüzde 10 ile yönetmek gibi bir anlayış içinde değiliz. Kim neden HDP'den nefret ediyor kim neden HDP'den korkuyor bunları aşmak için HDP hangi hamleleri yapmalı? Hangi adımları atmalı bunlar çok önemlidir." dedi.
 

Yılmaz Özdil: Sedat Peker’e teşekkür borçluyuz



"SİYASET SADECE PARTİ MERKEZLERİNE HAPSEDİLMEYECEK KADAR ÖNEMLİDİR"

HDP'nin Türkiye'de farklı kesimleri içine dahil edeceği bir siyasi anlayış inşa etmesi gerektiğinin altını çizen Bilgen, "Siyaset kendi kanallarını açar. Siz bir kanalı kapatırsanız onlar başka bir yerde kendisini ifade eder. Farklı sosyolojilerin kendisini ifade etmesine ihtiyaç var. Farklı bir tarz siyaset anlayışına ihtiyaç var. Eğer bu yöntemleri kullanamazsak tasfiye oluruz. Eğer yeni medya kanallarını kullanamazsak kendi önümüzü ve yolumuzu kapatırız. Daha yatay daha yerel daha katılımcı ve medya ile işbirliği içinde olunan bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Siyaset sadece parti merkezlerine hapsedilmeyecek kadar önemlidir." diyerek HDP'nin siyaset dilini farklı kanallara taşıması gerektiğini söyledi.

 

Peker'in yayınladığı videolara ilişkin konuştu. Bilgen, "Otoriter popülizmi boşa çıkaracak bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Değişime direnmemek gerekir değişime ayak uydurmak gerekir. O şahsın videoları da bu kadar izleniyorsa bu siyasete bir boşluk olduğunu da gösteriyor. 2002 yılında Cem Uzan'ın yaptığı siyaset kampanyası ortaya yüzde 7'lik bir parti çıkardı. Hangi seçmen niye gitti onlara oy verdi cesaretle sorgulamak gerekiyor. Bu videolara gösterilen ilgi de bir sinyal bir mesaj veriyor. Yarın da siyasete çok farklı mekanizmalara seçmen yönelebilir." diye konuştu.

 
"YENİ AKTÖRLER YENİ DİNAMİKLER ORTAYA ÇIKACAKTIR"


"Ortada bir muhalefet sorunu var." diye konuşan Bilgen muhalefeti şu sözlerle eleştirdi:

İktidardaki bu seyir 20 yıllık bir seyir bir süreç. Ortada bir muhalefet sorunu var. Bunu derken muhalefete haksızlık yapmak ya da suçlamak için demiyorum. Eğer toplum bizi anlasın diye beklerseniz daha çok beklersiniz. Zayıflarlarsa kitle bize yönelir bakışı yanlıştır. Kitle doğru görürse size yönelir. Küçük dükkancılık yapmak var bir de birlikte büyümek birlikte söz söylemek var. Her büyümenin de bir bedeli var. Demokrasi de büyüme anlamadır uzlaşmadır. İktidarın bir taklidi olmak ya da sağcılık yarışına girmek değil kastettiğimiz. Cumhuriyetin kuruluş referanslarının da güncellenmesi gerekiyor. Kürt sorununda da bir normalleşmeyi ve yeni bir sözü söylemeyi gerektirir. Yeni aktörler yeni dinamikler ortaya çıkacaktır. İşte iktidar ve muhalefet kanadından yeni dinamikler ve aktörler ortaya çıkıyor. Demokrasi eksenli bir bir siyasetin bütünleştirici olacağını düşünüyorum.

 

 

Türkiye'de yeni bir anayasa tartışması kaçınılmaz bir durum. Her ülkede bu tartışmalar farklı yapılıyor ve farklı örnekler var. Cumhuriyet değerlerinin güncellenmesi demek 46'ya kadar yaşananların kes kopyala yöntemiyle o dönemin şartlarına bağımsız olarak tartışılacak konular değil. Bir dondurulmuş Kemalizm ya da bazı tarihçilerin deyimiyle 'gardırop Kemalizmi' ile yeni dönemi tanımlayamayız. 2023 kimsenin babasının malı değil. Bu söylemin muhalefet dünyasında yer almaması özgüvensiz bir durumdur. Siyaset ise özgüven ve cesaret ister. Bir zemini başkasına tepki olsun diye terketmek yerine doldurmak gerekiyor. O dönem başka tehditler vardı şimdi başka tehditler var. Ekonomiyi de dert etmek zorundasınız yeni bir anayasayı da dert etmek zorundasınız. Sosyal ve demokratik hakları da dert etmek zorundasınız.

 

Candan Badem Şeyh Sait’e hakaretler yağdırdı, ananları da ihanetle suçladı


 

"HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK DENİLECEK NOKTADA DEĞİLİZ"


"2023'ü bir törene indirgemek sorunlarımızın çaresi ve merhemi olmaz. Cumhuriyet akşam akla gelmiş sabah ilan edilmiş bir şey değil. Kılıçdaroğlu'nun 2023 deklarasyonunu son derece önemli ve değerli görüyorum. Kongrede söylenip geçilmiş bir söylemden daha fazlasını hak ediyor. Bunun yansıması sadece CHP'nin genişlemesi ile olmaz. CHP ile diğer partiler arasındaki bir gelişimi ve iletişimin artmasını kazandırabilir. İktidar partisine oy verecek kişilere de ulaşmak için çalışma platformları kurmak gerekiyor. Siyasete sözüne güvenen ötekilere ulaşmaktan çekinmez korkmaz. Muhalefetin mevcut durumu koruma gibi bir fantezisi yoksa bu statükoyu aşmak için çaba içinde olması gerekiyor." diyen Bilgen, sözlerini şu ifadelerle destekledi:

 
"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak denilecek noktada değiliz ama her şey eskisi gibi olacak diyecek bir dönemde de değiliz. Kapitalizmle mücadele etmeden hiçbir yerde otoriterleşme ile mücadele edemeyiz. Türkiye bir denge siyaseti ile mi bu sürece devam edecek yoksa kendi iç barışını sağlayarak mı devam edecek? bu önemli. Bu yol haritaları önemli. 2 yol ayrımı vardır. Toplumlar ya saldırgan ırkçı bir yola yönelirler ya da daha barışçıl alternatif bir yola yönelirler. Türkiye'nin nasıl bir dış politika uygulayacağı denkleminden çok çünkü manevra alanı çok değişken bir denklem iç dinamiklerin ortaklaşacağı bir zemin oluşturmak gerekiyor. İktidarın dış politikayı manevraya çevirecek çok geniş bir imkanı var. Muhalefetin iktidarı taklit eden bir muhalefet tarzından çok kendi tarzını oluşturan bir politika yapması gerekiyor. Dış politikada da alternatif bir yol izlemek gerekiyor."



"BİR YOL HARİTASI BELİRLEMEYE ÇALIŞIYORUM"


HDP'nin kapatılması ve Kobanê davasında son derece ucu açık bir denklem olduğunun altını çizen Bilgen, "Kobanê davası burada biter mi bu çok önemli. Biz insanlar ölmesin diye siyaset yaparken 37 kişiyi öldürmekten yargılanıyoruz. Kendi arkadaşlarımızı öldürmekle itham ediliyoruz. Anayasa mahkemesi süreci de bunun kurumsal bir yansıması ya da izdüşümü olabilir. Ben daha çok doğuracak siyasi sonuçlara odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Yargılamaktan bağımsız siyasi hesaplaşma olarak bakılabilir. Tam da cesaretle tartışmanın bir fırsatı da olabilir. Sağlık gerekçesi ve savcının tahliyeye itirazının henüz sonuçlanmaması nedeniyle bütün ihtimalleri dikkate alarak bir yol haritasını belirlemeye çalışıyorum. Daha siyasete katkı sunabileceğim bir arayış içerisindeyim. Siyasetin asıl öznesi olan hemşehrilerimle buluşup dertleşeceğiz konuşacağız. Yerelde yaptıklarımızı geride bırakmayan bir çalışmanın içinde olacağız." diyerek uzun vadede gerçekleştirmeyi hedeflediği planlarına ilişkin konuştu.


Cezaevinde bulunduğu sürede ciddi bir özeleştiri ve sorgulama içerisinde olduğunu açıklayan Bilgen,  "Önümüzdeki haftadan itibaren Türkiye'nin siyasete neye ihtiyacının olduğunu daha çok tartışmaya çalışacağım. Daha çok okuyorum dinleniyorum bu aralar. Eksik neresi ben nereye daha çok katkı sağlayacağım buna önem veriyorum. Çok katkı sunan yapıcı eleştiriler de oluyor. Bir süre sonra belki bunu daha çok gündemli tartışmalara çevirebiliriz. Oraya çıkacak çalışmayı daha sonra nasıl kullanacağız kimin işine yarayacak ben yürüyüşün kendisinin daha çok değerli olduğunu düşünüyorum. Burada ortaya çıkan her şey ülkeye de katkı sunar HDP de isterse değerlendirebilir. Benim açımdan şunu ifade etmek gerekiyor. Özgür olmak açısında hiçbir gün fazla değildir. İçeride daha çok okumaya daha çok sorgulamaya çalıştım ve tabi ciddi özeleştirilerde de bulundum."  ifadelerini kullandı.





 "SİYASETİ ETKİSİZLEŞTİRECEK ŞEY SİYASETSİZLİKTİR"


Ayhan Bilgen, HDP’nin sine-i millete dönmesiyle ilgili olarak ise, “HDP organlarının konuşacağı tartışacağı konulardır. Siyasetten arınmış bir hukuk yoktur. Mahkemedeki hukuki savunma ile bunun siyasetten topluma vereceği mesajlar belirleyecektir” dedi. Mahkeme sürecini boşa çıkaracak politikalar yapılması halinde “mahkemenin de peşinden geleceğini” söyleyen Ayhan Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı:


“HDP’nin kapatılmasına karşı olan siyasi partilere mesaj vermek açısından da iyidir. HDP’nin ne söyleyeceğinin, hepimizi ilgilendireceğini göstermesi ve buna yönelik politikalar uygulaması gerekiyor. Beklemenin ötesinde oyun kurucu olmak çok daha önemlidir. Siyaseti etkisizleştirecek şey siyasetsizliktir. Beklemek ve boyun eğmek HDP açısından asla kabul edilmez.”

Editör: TE Bilişim