Bu dünyada yardıma muhtaç birçok insan var. Sıcak bir aileye hasret kalan, sokaklarda perişan hâlde yaşam mücadelesi veren insanlar... Belki onlara bir tas sıcak çorba verecek kimseleri bile yok. Onların hayatları öyle zor ki; ne yaşadıklarını, neler çektiklerini kimse gerçekten bilemez.
Yetim kalmak, ruhsal ve duygusal anlamda derin izler bırakır. Bir yetimi anlayabilmek, onun kalbine dokunabilmek gerekir. Çünkü yetimlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey; bir aile, bir parça sevgi ve güvendir.
İslam dininde de yetimlerin hakkı büyüktür; Kur’an’da bu konuya defalarca değinilir. Peygamber Efendimiz de henüz altı yaşındayken yetim kalmıştır. Bu nedenle yetimlere gösterilecek ilgi ve şefkat, dinen de büyük bir sorumluluktur.
Ayrıca, yetimlik sadece anne veya babasını kaybeden çocuklara özgü değildir. Anne ve babası boşanmış çocuklar da bir nevi yetimlik yaşar. Boşanma sürecinde ebeveynlerin, çocuklarının duygusal durumunu göz ardı etmeden hareket etmesi çok önemlidir. Unutulmamalı ki, çocuklar en çok böyle zamanlarda korunmaya ve sevilmeye ihtiyaç duyar.