Gazete Emek-İzmir'de Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Örgütü binasına 17 Haziran 2021 tarihinde düzenlediği silahlı saldırıda, parti görevlisi Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer'in yargılandığı davanın 7. duruşması bugün İzmir Aliağa Cezaevi Yerleşkesi Duruşma Salonu’nda görüldü.

Saat 10.00’da başlaması planlanan duruşma, mahkeme heyetinin davayı takip etmek isteyen avukatların duruşma salonuna alınmadı. Onur Gencer hakkındaki karar boş salonda okundu.

Esas hakkındaki mütalaa hakkında savunma yapan sanık Gencer hakkında heyet kararını açıkladı. Heyet Gencer’e indirimsiz olarak ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken, ‘mala zarar verme suçundan 4 yıl, ‘konut dokunulmazlığını ihlali’ suçundan 2 yıl ve ‘ateşli silahlar kanununa muhalefet’ suçundan da 3 yıl hapis cezasına hükmetti. Gencer, toplamda ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

'BU SIRADAN BİR CİNAYET DEĞİLDİR'

Öte yandan Onur Gencer’in yargılandığı 7. duruşma öncesi basın açıklaması düzenlendi.

Açıklamaya, Deniz Poyraz'ın ailesinin yanı sıra HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Serpil Kemalbay, Pero Dündar, Murat Çepni, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, EMEP, Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri, TÖP, Halkevleri ve çok sayıda yurttaş da katıldı.

Açıklamada söz alan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bu cinayet sıradan bir cinayet değildir. Bir kişinin hiç tanımadığını birini hunharca katletmesi ancak siyasi nedenlerle açıklanabilir” diye konuştu.

Sancar, “Bu cinayetlerin arkasındaki bağlantılar, devlet ilişkileri araştırılmadığı için Türkiye katliamlarla dolmuştur. Daha önce işlenen siyasi cinayetlerin gerçek bağlantıları, koruyucuları ortaya çıkarılsa ülke bu durumda olmayacaktı” dedi.

‘PARTİMİZİ HEDEF GÖSTERENLERİN BAŞINDA SUÇ İŞLERİ BAKANI GELİR’

Hakikatin ortaya çıkabilmesi için de cinayetin ardındaki bütün bağlantıların ortaya çıkarılmasının gerektiğini vurgulayan Sancar, şunları kaydetti;

"Daha öncesinde, bu cinayete gelinceye kadar yapılanları kısaca hatırlatmakta fayda var. İktidar mensupları temsilcileri, en üst düzey yetkilileri, partimizi sürekli hedef haline getirmiştir. Düşmanlaştırmışlar, partimize karşı nefret söylemlerini yaymışlardır. Bunların başında da İçişleri Bakanı demeye dilim varmıyor, suç işleri bakanı gelir. Kolluk da bu bakanlığa bağlıdır. Bir bakan, kolluğun bağlı olduğu bakan, bir siyasi partiyi sürekli olarak hedef gösteriyorsa, bir siyasi partiye karşı düşmanlık ve nefret yayıyorsa, onun emri altındakilerin de böyle cinayetlerde gerçeği ortaya çıkarmak değil, tam tersine karartmak için her yolu deneyecekleri ortadadır. Cinayetin siyasi olması bir yandan Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin il binasına yapılan saldırıyla zaten ortadadır. Ama aynı zamanda siyasi iktidarın bizi, partimizi sürekli hedef göstermesi de yine cinayetin siyasi niteliğini ortaya koymaktadır. Katil diye şimdi yargılanan tetikçinin ilişkileri, mesela SADAT gibi karanlık bir yapıyla kurduğu bağlantılar, daha önce sosyal medya hesaplarından paylaştığı açık bilgiler, zaten yeterince fikir veriyor. Yaşam tarzı, cinayet zamanına kadar yaptıkları ortada. Buna rağmen bunların hiç birine ilişkin bir soruşturma yürütülmediği gibi, ilişki içinde olduğu sahışlarda bu davada yargılama kapsamına sanık olarak dahil edilmemiştir"

SAĞKAN: AVUKATSIZ YARGILAMAYI BU DAVADA BAŞARDILAR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Avukatsız yargılamayı bu davada başardılar, şu anda içerisi bomboş sadece bir tane tanı avukatı var. Koca salonda tek bir tane dahi müşteki, mağdur vekili bulunmuyor. Böyle bir yargılamayı kabul edemeyiz. Bu bizim mesleğimizin itibarsızlaştırılmasıdır. Yasal bütün yolları kullanacağız ancak bugün içerdeki mahkeme salonu Türkiye’de iktidarın istediği salon. Avukatın olmadığı, yurttaşın yalnız bırakıldığı bir salon istiyorlar. Çıkacak karar ister doğru olsun ister yanlış görüntüsel olarak adil bir yargılamanın yapıldığı tarafsız ve bağımsız bir yargılama yapıldığı görüntüsünü verme ihtimali yoktur” sözlerine yer verdi.

Yapılan basın açıklamalarının ardından Aliağa Cezaevi Yerleşkesi Duruşma Salonu önünde oturma eylemi başlatıldı.

Editör: TE Bilişim