Gazete Emek - Van’da hamal arabaları yerini yavaş yavaş Kuba araçlara bırakıyor. Hamal arabalarında çoğunlukla yaşlı nüfus çalışıyor. Kuba alabilenler, hamal arabalarını satıp işe öyle devam ediyor. Alamayanlar ise beden gücüne dayalı hamal arabaları ile yaşamlarını sürdürmey devam ediyor. 
 

Memet Baş, 56 yaşında ve 1 buçuk yıldır Kuba aracı kullanıyor. Köyden Van’a göç ettiğinde hamal arabası aldığını söyleyen Baş, hamal arabasıyla elde ettiği gelirle 10 nüfusa bakabildiğini ifade ediyor. 
 

Hamal arabası kullanmanın yorucu olduğunu belirten Baş, “Yoruluyordum, ama huzurluydum. Para da kazanıyordum. Evimi geçindirebiliyordum. Gittikçe hayat zorlaştı,” diyor. Kuba aracını göstererek pişmanlığını anlatıyor Baş: “Bu arabayı alalı 1 buçuk sene oldu. Bu araba ancak kendisini kurtarıyor. Akşama kadar çalışıyorum, akşam evime ancak 2 ekmek ya götürüyor ya da onu da götüremiyorum,” diyor.

‘Yaşım ilerleyince hamal arabasını bıraktım’

Kuba araç almaya yaşı ilerlediği ve hamal arabası kullanımının daha çok fiziksel güce dayandığı için karar verdiğini söylüyor Baş. Yaşı ilerlediği için işçi olarak hiçbir yere alınmadığını ve ayrıca işin de olmadığını üzülerek belirtiyor. 

Baş, bazen inşaat malzemesi bazen de ev eşyası taşıdığını ve parasını da alamadığını söylüyor. Baş, “Taşıma hakkımı istiyorum adam dövmeye kalkıyor,” diyor. 

Yakıt fiyatlarından yakınan Baş, “Bu da benzinle çalışıyor. Bir tek benzin de değil masrafı; yağı, balatası, vergisi, sigortası, fenni muayenesi…” diye masrafları sıralıyor. Gün içerisinde bazen hiç iş yapmadan eve döndüğünü de ekliyor. 

Kullandığı Kuba aracının hem gelirinin olmadığını hem de masraflarının çok olduğunu yineleyerek, bırakmayı da düşünmediğini söylüyor. Gereklerini ise şöyle açıklıyor Baş: “Ben bu işi yapmazsam çocuğum hırsızlık yapacak. 3 tane öğrencim var. Evim de kira. Ne yapayım başka?” diyor. 

‘Bütün kazandığım aracın masrafına gidiyor’

Herhangi bir sosyal yardım alamadığını belirten Baş, yeşil kartını kendisinin yatırdığını söylüyor. Baş, “Bu işi yapmazsam ya çocuklarım hırsız olacak ya da kötü yola düşecekler,” diyor. 

Sosyal yardımlarından veryansın eden Baş: “3 katlı evi olan alıyor, arsası olan alıyor, ama biz gittiğimiz zaman bakıyor bakıyor, ‘senin adına bir tapu var,’ diyor. O evde oğlum oturuyor. Ben kiradayım. Bana yardım etmiyorlar.”

Sabah 7’de evden çıktığını söyleyen Baş, akşam 9’da döndüğünü söylüyor. Baş, “Sabahtan akşama kadar buralardayım. Bazen bir iş çıkıyor bazen o da olmuyor. Bugün 100 lira aldım, onu da benzine yatırdım. Şu an cebimde beş kuruş param yok. Bazen 300, bazen 400 lira aldığım da oluyor, ama onun yarısı yine yakıta gidiyor,” diyor.

‘Çocuklarıma harçlık veremiyorum’

Çocuklarına harçlık veremediğini söyleyen Baş, “Üç çocuğuma 50 lira veriyorum. 50 liraya hiçbir şey alınmıyor ki. Ne emeklilik ne de sosyal yardım aldığımız yok. Hiçbir şeyimiz yok,” diyor.

İşin sürdürülebilirliği ise mecburiyete ve işsizliğe dayalı. Baş, “Bu işi bırakırsam ne yapacağım? Bırakırsam evde oturacağım. Başka işte de çalışamam. Çünkü artık güç kalmadı. Bizim gibi garibanlar sahipsizdir, bizim sahibimiz yoktur. Kim gelirse aynı…” diyor.

“Beden gücüyle çalıştırdığım hamal arabasıyla evimi geçindiriyordum, çünkü her şey ucuzdu,” diyen Baş, aracını aldığı zaman yakıtın 20 lira olduğunu şimdi ise 40 liraya dayandığını söylüyor. 

Kendilerini destekleyen hiç kimsenin olmadığını söyleyen Baş, “Biz garibanız. Zengin olsaydık şimdi bayağı ilerlemiştik. Benim gibi bu işi yapan hiç kimsenin durumu iyi değil. İşçinin hakkını arayan kimse yok,” diyor.

Haber: Yeşim Karaağar

Kamera: Zafer Avnaş

Editör: Bekir GÜNEŞ