Gazete Emek- Zamanlama olarak tarihin biraz geçmiş sayfalarını karıştırdığımızda, tarihten günümüze kadar kesintisiz bir mücadelenin olduğu görülecek. Bütün mücadeleler kötülüklere ve haksızlıklara karşı bir reddetme olarak gerçekleşiyor. Mücadeleyi aslında güzelin çirkine, doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı bir isyanı olarak da değerlendirebiliriz.

Bütün savaşların temelinde egemen güç olma, mülkiyet edinme iktidar olma hırsının olduğunu unutmayacağız. Bu egemen olma durumu hem bölgesel ve hem de uluslararası bir sorundur.

***

Global düzeyde cereyan eden dünya savaşları bu temele dayanmaktadır. Global alanda savaşlar yüzyıllardır hatta bin yıllardır güç ve imparator olmak hedeflenerek sürmektedir. Tarihin farklı çağ ve zamanlarında farklı devletler dünya çapında global güç olmuşlar, dünya siyasetine yön vermişlerdir. Bütün devlet ve imparatorlukların amaçları ve hedefleri egemenlik kurmak olduğundan, yapısal olarak biri diğerinden farklı değildir. Bütün egemenlikler ya sınıfsal yada kişisel iktidar olmaya dayalı olarak gelişti. Krallıklar ve imparatorluklar hanedanlık ve ailesel egemenlikler şeklinde kuruldular, uzun yıllara, asırlara sarkan şekilde egemenlikler kurdular.

Günümüz egemenlik zihniyeti daha çok ta sınıfsal zeminde yükselen ve geçmişin modern versiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Krallıklar, imparatorluklar, hanedanlıklar, yerini ulus devletin temelleri üzerinde yükselen son yüzyılların egemen gücü olarak sanayi hanedanlıklarına, sanayi efendilerine yerlerini bıraktılar.

***

Aslında tarihten günümüze kadar değişen tek şey, iktidarın el değiştirmesidir. Yani toplum lehine dikkate değer köklü bir değişimin olduğunu söyleyemeyiz. Filler ve çimenler misali. Filler çimen üzerinde iktidar olma kavgasına tutuşsalar da, çimenler çıkmaya devam edecek, yeni güzel günler filizlenmeye ve bir umut olarak var olacak ve bir gün yaşanılır hale gelecektir güzel günler olarak.

Dikkat edilirse yüzlerce ve binlerce yıldır bütün iktidar ve güç olma savaşları toplumun egemenlik altına alınması hedefiyle yapıldı. Birilerini yönetme, birileri üzerinde güç teşkil etme, birilerinin emeği üzerinde yaşama ve birilerine sahip olma arzusu işte egemen olma hırsıdır, güç olma isteğidir. İnsanın insana yapacağı en büyük kötülük işte budur. İnsanın insan üzerinde egemenlik kurma ve insanın

insanı ezme ve sömürmesi, insanın kendi hakikatinden çok uzaklaştığını gösterir. İnsan egemen olmak istedikçe, özgürlükten kaçmış, iktidarın ve hırsın kölesi olmuş. İnsan aslında egemenlik ve iktidar olma hırsından uzaklaştıkça özgür ve bağımsız olur. İktidar olma, egemenlik kurma, insanı özgür değil köle yapar.

***

Günümüzün en büyük gücü para olduğuna göre, insan para sahibi olmakla güç olduğunu düşünse de, aslında ne kadar çok paran varsa o kadar aslında köle oluyorsun, paranın kölesi. Yani köle sahibi olmakla insan güç olmuyor, özgür olmuyor. Mevcut sistem eğer köleci sistemse o sistemde herkes köledir, efendi olsa bile. İnsan, iktidardan, güç olmaktan, egemenlik kurmaktan mal mülk sahibi

olmaktan, birbirine hükmetmekten kurtulursa özgür olur. Hükmetme kelimesi HÜKÜMET kelimesiyle aynıdır. Yani gücün, hükmetmenin iktidarın ve paranın olduğu yerde özgürlük aramamak gerekir. Özgürlük, malın, mülkün, egemenliğin, hükmetmenin, güç olmanın,

iktidarın ve hırsın olmadığı yerdedir. İnsanların esareti üzerine kurulan bütün egemenlikler köleliktir. Savaşlar, sınırlar, sömürü, sınıflar, açlık, yoksulluk, esasen insanın kendi özünden kaçmasının bir sonucudur. Bu saydıklarımızın hiçbiri aslında insanın özünde yoktur.

İnsan kendi özünden uzaklaştıkça, her şey çirkinleşti, kötü hale geldi ve insan kendisini köleleştirdi.

***

İnsanın kaybettiği bütün güzellikleri kazanması için, tekrar kendi hakikatini yaşaması ve özgür olması gerekir. insan özgür oldukça, her şey güzel olur. İktidardan, egemenlik kurmaktan, güç olmaktan, mal, mülk ve iktidar olma zihniyetinden, hırstan kurtulmak insanı özgür yapar.

Özgür insan ancak hayatı güzelleştirebilir. Özgür insan iktidar ve egemen olma hırsından kurtulan insandır. İnsanın güzelleşmesi bütün insani ve yaşamsal değerleri paylaşmasıyla olacaktır. Güzel günler güzel insanla olur. Yeni insan, özgür insan bütün güzelliklerin güzel yarınların ve güzel bir yaşam ve özgür bir dünyanın temelidir, vazgeçilmez değeridir. Bundan dolayı bütün toplumsal mücadeleler güzel ve özgür bir yaşam içindir.

Editör: TE Bilişim