Devrim, eskinin yerine yeniyi inşa etmek olarak yorumlanır. Toplumların tarihsel olarak çok yönlü ve zorunlu gelişimini ifade eder. Bu değişim bazen evrim yoluyla uzun bir zaman dilimi içinde çeşitli reformlar ve yaptırımlarla adım adım gerçekleşir, bazende toplumların ekonomik nedenler başta olmak üzere, birçok toplumsal sorunların ortaya çıkışıyla ve sol siyasi bir partinin öncülüğünde gerçekleşir. Rusya'da, devrim Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve sonradan Bolşevikler adını alacağı sosyalistler tarafından yapılmıştır. Kapitalizmin en buhranlı döneminde olması, kimileri için erken bir doğum, kimileri için de altın çağın başlangıcı, kimileri için ise bir çağın sonu olarak değerlendirildi.

***

Ezinlenler için kurtuluşun bütün imkânlarının ortaya çıktığı, halkın kendi iktidarını kurmasının önünün açıldığı bir süreci ifade eder. Devrime çok dar yaklaşmak, devrimin gelişimi için gereken çok yönlü toplumsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alt yapının oluşmaması, modern zamanın ilki olması, geçmiş bir tercübe ve deneyimin olmaması devrimi devlet ve partinin tekelinde bırakmış, halkın sosyalist eğitimine ve sosyalizmi öğrenmesine önem verilmemiş, sosyalist devletin var olmasıyla ve güçlenmesiyle devrimin korunabileceği ve devam edebileceği düşünüldü ve devlet mekanizması alabildiğine güçlendirildi. Toplumun sadece geleneksel eğitiminin  yeterli olabileceği düşünüldü.

***

Yani okuma ve yazmanın olmasıyla ve birazda yüksek okula gitmenin sosyalist eğitim için yeterli olabileceği düşünüldü. Halbuki dünyada her ülkede insanların okuma yazması var ama toplumsal bilinç, ortak yaşam anlayışı, sosyalist kültürün gelişimi ve inşası ise çok farklı bir konudur ve muhakkak toplumun bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Sosyalizm, toplumun ve bireyin çok yönlü gelişimi demektir. Sosyalist devletin yasalarıyla, resmi yönetmeliklerle ve siyasi dayatmayla sosyalizm yaşanılmaz ve gelişim göstermez. Geleneksel devlet eğilimleriyle halka yaklaşmak ve devleti halkın tepesinde tutmak, sosyalizmi devletin tekelinde sadece yasalarda var etmek, bir toplumsal sistem ve yaşam haline getirmemek, halkı bu konuda eğitmemek, sosyalist devrimi yozlaştırmakla ve çürütmekle karşı karşıya getirdi. 

***

Toplumda enternasyonal fikir ve duyguların gelişmemesi geleneksel milliyetçi düşüncelerin yıllar sonra tekrar hortlamasına ve ulus devlete hâkim olmasına yol açtı. Yıllar sonra sınır çatışmalarının olması ve milliyetçi rüzgarların her yerde esmesi devrimin sadece bir iktidarı ele geçirmenin ötesine geçemediği ve şekli bir değişimin olduğu net olarak görüldü. Rusya'nın şimdiki haline baktığımızda, sanki hiçbir devrim gerçekleşmemiş ve sosyalizmi hiç yaşamamışlar sonucuna ulaşılıyoruz. Devrim sadece bir tabela devrimi olmanın ötesine geçememiş. Maddi olarak yeterli bir üretimin olmadığını, toplumun sorunlarına hiç ilgi gösterilmediği, sadece kapitalist kampla rekabete ve yarışa girildiği görülüyor.

***

Sosyalizmin gelişimi için sosyalist kadroların olması gerektiği unutuldu. Sadece sosyalist devletin varlığını sosyalizmin varlığının devamı için yeterli buldular. Buda sosyalist devrimin hiçbir zaman toplumsallaşamadığını gösteriyor. Sosyalizmi doğru uygulayacak sosyalist kadroların azlığı yada hiç olmaması bir süre sonra karşı devrimci unsurların ortaya çıkmasına yol açtı. Devrim gelişmezse yozlaşır ve bu çürüme içinde de karşı devrimci unsurlar ortaya çıkar.Ve nitekim öyle de oldu. 

***

1991'den sonra, mantar gibi muhafazakâr, sağcı, milliyetçi partiler türediler. Sovyet halkının ne fedakârlıklarla kurdukları fabrikalar bedavadan bir avuç asalak elit kesimin eline geçti. Rusya'da ve diğer Sovyet cumhuriyetlerinde Sovyet halkının bütün emekleri çar çur edildi ve halk büyük bir kriz ve kaos yaşadı ve bunun etikileri hala devam ediyor. Sovyet cumhuriyetlerinde istikrar hala sağlanmış değil. Devrimden önceki rejimlerin etkileri toplumun hafızasını hala şekillendirmeye devam ediyor ama devrimin getirdiği sınırlı bir etkininde hala devam ettiğini belirtmek gerekiyor. Ancak, devrim güdük kaldı, gelişemedi.  Birçok Rus ve diğer milletlerden insanlar, Sovyetler'de sosyalizmin olduğunu ancak birçok konuda yetersiz olduğunu ve demokratik olmadığını söylüyorlar. 

***

Aslında sosyalizm, belirttiğim gibi, yasalarda ve kanunlarda vardı.Yani Sovyetler'de sosyalizm bir toplumsal sistem ve yaşam/kültür olarak yoktu. Sovyetler'de sosyalizm bir devlet rejimi olarak varlık gösteriyordu ve bunuda ancak güçlenmiş bir devletin korunabileceği anlayışıyla hareket ediliyordu. Halbuki sosyalizmin yaşaması ve bir toplumsal sistem olması için, kesinlikle halkın sosyalist eğitiminin olması gerekiyor ve devlet ile halk arasında kesinlikle bir uyum ve birlikteliğin olması gerekiyor. Bunlar Sovyetler'de pek olmadı ve bir süre sonra devrimin sadece bir tabela devrimi olduğu net olarak görüldü. Tabi burada, sosyalist ideolojinin bir eksikliği ve yetersizliği yoktur. 

***

Eksik olan, sosyalist ideolojinin doğru ve yeterli uygulanmaması ve halkın sosyalist gelişimine önem verilmemesi ve sosyalizmin bir toplumsal sistem olarak değil de bir devlet sistemi olarak görülmesi bilinen akıbete yol açtı. Şimdi, Rus komünistleri ve devlet mekanizması Sovyetler döneminde ne gibi yanlış politikalardan dolayı, bu duruma gelindiğinin değerlendirmesini yapıyorlar. Yetmiş yıllık sosyalist bir sistem yaşanıldı. Sanayileşme ve maddi imkanlar var oldu ama doğru sosyalist bir politika uygulanmadı ve her konuda  yarım kalındı. Sosyalizmin ilkelerine uygun olarak hareket edilmedi. Sadece devletin varlığının güçlenmesiyle devrimin korunabileceği düşünüldü ve toplum sistemden dışlandı. Sosyalizm, toplumun doğrudan devlet yönetiminde etkili olması gereken bir sistemdir. Sovyetler'de bunlar pek olmadı. 

***

Halka balık verildi ama halka balık yakalama öğretilmedi. Sistemin çürümeye başlamasıyla halk yalnız kaldı ve iş için dünyanın her yerine dağıldılar. Bir rejim, kendi halkını böyle perişan edecek bir duruma gelmişse, o rejime sosyalizm denmez, devlet kapitalizminin en tortusu/kötüsü denir. 1960'lardan itibaren ekonomik üretimin gittikçe düştüğü ve toplumun artan nüfusunun arz ve talebini karşılamadığı görülüyor. Sosyalizmde katı/bürokratik bir siyasi anlayış olmaz. Gayet esnek ve toplumsal bir siyaset anlayışıyla hareket edilerek sosyalizmin toplumsal bir yaşam haline getirilmesi sağlanır. Bunlar Sovyetler'de maalesef olmadı. Sovyet sosyalizmi katı bürokratik bir devlet sistemi olmaktan öteye gidemedi...

Editör: TE Bilişim