Gazete Emek- CHP, 19 Mart'taki İBB’ye yönelik operasyonlarıyla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonra başlattığı Millet İradesine Saygı mitinglerine AKP'nin en güçlü kalesinden biri olan Konya’da devam ediyor.
Kılıçarslan Kent Meydanı'nda düzenlenen mitinge yüzlerce kişi katıldı. Sık sık “Hükümet istifa”, “Hak, hukuk, adalet” sloganlarının atıldığı mitingde İmamoğlu’nun mitingi izlediği mesajı verilerek Silivri Cezaevine selam gönderildi.
“Köylünün yanında olmayan bir iktidar istemiyoruz”
Sahneye ilk olarak çıkan Çiftçi Hatice Sarı, “Yoksulluktan dolayı mazot ve gübre alamıyoruz. Biz çiftçiler gece gündüz üretmeye devam ediyoruz. Etimiz, sütümüz para etmiyor. Bizler telef edilirsek bütün ülke telef olur. Hani köylü milletin efendisiydi nerede o efendi köylü? Benim traktörün bomboş yatıyor, tarlamı ekemiyorum. Her şeyin fiyatı arttı. Okuyan telef, köylü telef, herkes telef. Kanal İstanbul’a vereceğin parayı köylüye versen olmaz mıydı? Köylünün yanında olmayan bir iktidar istemiyoruz. Halkız, haklıyız, kazanacağız” dedi.
“Halkın iradesinin önüne kimse geçemez”
Daha sonra sahneye çıkıp konuşan ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Halkın iradesinin önüne kimse geçemez. Biz seçimleri kazanırken bir sürü iftira attılar iktidarı bırakmamak için. 2019'dan beri bu kötüm propagandaların gerçek olmadığını gösterdik. 'Bunlar topal ördek' diyerek bizi çalıştırmamaya çalıştılar. Bunların hiçbiri işe yaramadı. Büyükşehir belediye başkanlarımızın çoğunu kazandık ve memnuniyet giderek artıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bakalım daha kaç CHP'li telef olacak?" sözlerine tepki gösteren Yavaş, "Bu ülkede herhangi bir yere aday olmak suç mu? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bizler bu haksızlığı bütün millete anlatmak için meydanlardayız. İlk yapılacak genel seçimde bu iktidar değişecek” diye konuştu.
İmamoğlu: Bu ülkenin yoksulluğunu da adaletsizliğini de birlikte aşacağız
Yavaş’ın konuşmasından sonra İmamoğlu’nun mektubu mesajı sahneden okundu. Konyalıları selamlayan İmamoğlu mektubunda şu ifadelere yer verdi;
“19 Mart'tan bu yana ülkemizin dört bir meydanında buluşan bu millet adil, özgür ve müreffeh günler için ses veriyor. Ortak vicdanın sesi bugün Konya'dan yükseliyor. Yurdumun tam ortasında, geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan bu kadim şehirde basiretli, saygılı, derinlikli Anadolu kültürü bizi bağrına basıyor. Bu buluşma adalet arayışı kadar ortak tarihimizin de onurlu bir ifadesidir. Bugünlerde Konya'mızda meyve ağaçları çiçeklenmiştir. Başaklar boy göstermiştir. Meram bağlarında gedavet rüzgarı esmeye başlamıştır. Bugünler Konya Ovası'nın en güzel zamanıdır. Ancak maalesef bu sene baharı karşılarken toprağımız hüzünlü, meyve ağaçlarımızı don vurdu. Öte yandan bereketli Konya ovamızı her geçen gün yenisi açılan obrukları konuşuyoruz. Obrukları sadece doğal felaket olarak görmek yanlış olur. Değerli kardeşlerim, oluşan bu dev çukurlar yıllardır süren yanlış tarım politikalarının, suyun hoyratça kullanılmasının ve plansızlığın açtığı yaralardır.
Konya'daki her obruk aslında sistemin çöküşünü, sadece toprağın değil ama en kadim değerlerin ve kurumlarımızın altımızdan çekildiğini hatırlatıyor bize. Bu yüzden yalnızca toprağa değil, adalete de su gerek. Yalnızca toprağa değil, yargı sistemine de bakım gerek. Çünkü adaletin terazisi şaştığında, yargı sopa gibi kullanıldığında, çiftçi emeğin karşılığını alamadığında, gençler geleceği başka ülkelerde aramak zorunda kaldığında gönlümüzde de obruklar açılıyor. Geleceğimiz adeta don vuruyor. Aziz Konyalılar, işte bu yüzden buradayız, buradasınız. Hep birlikte toprağımızı, bugünümüz olduğu kadar geleceğimizi korumak için bir aradayız. Mevlana'nın dediği gibi: ‘İnsanlarla bir oldun mu bir madensin. Bir ulu deniz, kendinde kaldın mı bir damlasın bir dane.’ Biz artık bir damla değiliz. Birbirine omuz vermiş bir nehir gibi meydandan meydana, gönülden gönüle, bu iktidarın zulmünü, baskısını, her türlü kutuplaşmayı, korkuyu geride bırakıp birbirimize omuz veriyoruz. Çünkü bu ülke hepimizin, bu toprak hepimizin, bu gelecek hepimizin. Sizlerden ricam şudur. Umudun diri tutan cesareti birbirimizi yüreğimizde büyütün. Bu toprakları yeniden hak, hukuk ve adaletle buluşturacağımız güne kadar memleketin dört bir yanındaki meydanlarda, vicdanlarda buluşup yürüyüşü birlikte sürdüreceğiz. Bu ülkenin obruklarını da yoksulluğunu da adaletsizliğini de birlikte aşacağız. Dayanışmamız, birliğimiz, cesaretimiz daim olsun. Allah bizi birbirimizden ayırmasın. Gücümüze güç katsın. Muradımızı hayır eylesin.”
Özgür Özel: Biz buraya kucaklaşmaya, helalleşmeye geldik
Daha sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmaya başladı.
Özel konuşmasına “Bir büyük adaletsizlikten Konya'ya sığınıyoruz. Konya’ya inanıyoruz, bağrına basar bizi Konya dedik. Konya’ya İstanbul’dan Başakşehir’den, Yozgat’tan Mersin’den, Saraçhane’den selam getirdik Konya’ya” diyerek başladı.
Özel’in “Dediler ki oralar birilerinin kalesi orada toplanılmaz, kalabalık olmaz” dediği esnada alandan yuhlamalar yükseldi. Özel, “Ben siyasette kimseyi yuhlatmam. Madem birini yuhlayacağız. O zaman bir kişiyi yuhluyoruz, Volkan Konak öldüğünde söven sayan Çatalca Müftüsü var ya o namussuzu yuhlayın ” diye konuştu.
Özel şöyle devam etti:
"Biz buraya kavgaya değil, kucaklaşmaya, helalleşmeye geldik. Yıllarca Konya'da yüzde 10 oy aldık. Daha sonra millet takdir etti milletvekili çıkardık. Suçu başkasına atmadık, kusurun kendimizde olduğunu bildik. Suçu hiç başkasına atmadık.31 Mart seçimlerinde Akşehir'i, Ereğli'yi, Seydişehir'i eklerken artık adım adım Konya'da gönüllere girerken kine, kavgaya zerre kıymet vermedik.
31 Mart'ta Konya'da başarı yakalamasak da kabuğumuzu kırdık. O gün 47 yıl sonra CHP Türkiye'nin birinci partisi oldu. Bu büyük başarı bizim 50 yıllık hasretimizi bitirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nde yerel seçimler tarihinin en büyük başarısı bize nasip olurken Tayyip Bey de ilk kez ikinciliği tadıyordu. Seçim gecesi yaptığım konuşmada bunu bir zafer değil görev olarak algıladığımızı, halkın CHP'ye kredi açtığını söyledim. Bu seçimin kaybedeni yoktur, kazananı herkestir dedim.
Normalleşme dediler evet dedim normalleşmeliyiz. Şehit cenazesinde birbirinin elini sıkmamak olmaz. Bizim bu yaklaşımımız çok konuşuldu. Ama en çok Konya'da karşılık buldu.
Adayımı bırak, sandığı getir, adayımı yanımda,sandığı önümde istiyorum, Ekrem başkan Cumhurbaşkanı olsun istiyorum.
Ekrem başkandan isteyeceğim bir bakanlık var; deprem bakanlığı.Onda da tüm partiler olmalıdır. Depremin siyaseti olmaz.
Kaynak: Evrensel