Uğur Yılmaz
Ortadoğu, yüzyıllardır kanın, gözyaşının ve uygarlıkların iç içe geçtiği bir coğrafya. Bugün İsrail ile İran arasında büyüyen gerilim, yalnızca devletler arası bir çatışma değildir; bu, halkların umutlarının bir kez daha savaş naralarıyla gölgelenmesidir. Bir sosyalist olarak bu savaşa “hangi devlet haklı?” sorusuyla değil, “halklar nasıl özgürleşecek?” sorusuyla yaklaşmak zorundayız.
İşte tam da bu noktada, Amara’lı Bilge’nin düşünceleri bize güçlü bir yön sunar. Bilge’ye göre Ortadoğu’daki tüm krizlerin temelinde ulus-devlet dayatması ve kapitalist modernitenin bölgeye biçtiği sınırlar vardır.
Ulus-devletin Krizi ve İsrail
Bilge, İsrail’i bir halkın özgürlüğü için değil, emperyal çıkarlar için kurulmuş bir ulus-devlet olarak değerlendirir:
“Ortadoğu'da İsrail gibi ulus-devletlerin kuruluşu, emperyalizmin bölgeye hükmetme aracıdır. Yahudi halkı bir ulus-devlet çatısına sıkıştırılarak hem diğer halklarla çatıştırılmış hem de tarihsel köklerinden koparılmıştır.”
(Amara’lı Bilge’nin Medeniyet Eleştirileri)
Bu bakış, İsrail halkını değil, İsrail devlet sistemini hedef alır. Çünkü Bilge’ye göre halklar arasında doğal bir düşmanlık yoktur; onları çatıştıran, sınırlar ve devlet politikalarıdır.
İran’ın Rolü: Direniş mi, Tahakküm mü?
İran, Batı emperyalizmine karşı duruşu nedeniyle zaman zaman “direniş cephesi” olarak görülse de, Amara’lı Bilge bu duruşun halklara özgürlük getirmediğini belirtir:
“İran’da halkların birliği değil, devletin tekliği esas alınmıştır. Bu yaklaşım, toplumsal çözüm değil, sürekli bir kriz üretir.”
İran’daki Kürtler, kadınlar, işçiler hâlâ baskı altındadır. Bu da gösteriyor ki, anti-emperyalist olmak, tek başına halkçı bir sistem yaratmak anlamına gelmez.
Çözüm: Demokratik Konfederalizm ve Halkların Birliği
Bilge’nin sunduğu çözüm modeli, ne İsrail’in milliyetçiliği ne de İran’ın teokrasisidir. O, halkların devletler üstü, yerel demokrasiye dayalı birliğini savunur:
“Ortadoğu’da Yahudi’siyle, Arap’ıyla, Kürt’üyle, Fars’ıyla tüm halkların demokratik konfederalizm çatısı altında bir araya gelmesi gerekir. Aksi takdirde savaşlar ve krizler bitmez.”
(Bilge’nin Gelecek Tasavvuru)
Demokratik konfederalizm; kadın özgürlüğünü, ekolojik yaşamı ve yerel özyönetimi esas alan bir sistemdir. Bu sistemde halklar, birbirinin boğazına sarılmak yerine birlikte yaşamanın yolunu arar.
✊ Sosyalist Duruş: Halklar Kazanmalı, Devletler Değil
Bir sosyalist için İsrail’in ya da İran’ın kazanması değil; halkların özgürleşmesi, eşitlik içinde yaşaması önemlidir. Savaşın galibi yoktur; kazanan devlet olsa bile, kaybeden hep halklardır. Bu yüzden bizler ne Tahran’ın ne Tel Aviv’in yanında, sadece insanlığın ve özgürlük arayışının yanındayız.
> “Kürt sorununun çözümü, aynı zamanda Ortadoğu’daki tüm halkların barış içinde bir arada yaşamasının da yolunu açacaktır.”
(Bilge’nin Savunmaları)
🔚 Sonuç: Savaşlara Karşı Halkların Kardeşliği
İsrail-İran savaşı, bir kazanan yaratmaz. Amara’lı Bilge’nin önerdiği gibi, çözüm; halkların kendi yerel meclislerinde söz sahibi olduğu, kadınların öncülüğünde özgürlükçü toplumların kurulduğu bir Ortadoğu’dur. Emperyalizmin çizdiği haritaları değil, halkların ortak yaşamını esas almalıyız.
Barış, halkların iradesiyle mümkün olur. Devletler savaşı sever; halklar ise yaşamak ister. Biz yaşamak isteyenlerin yanındayız.O