Yazan: Uğur Yılmaz
Gazete Emek - Habil ve Kabil kıssası, kıskançlık, rekabet ve öfkenin yıkıcı sonuçlarını anlatan zamansız bir öyküdür. Bu kadim anlatının temaları, modern dünyamızda da canlılığını korumaktadır. Günümüzde, Habil'in değerli kurbanının yerini sosyal medyada sergilenen "mükemmel" hayatlar alırken, Kabil'in reddedilen sunusu ise başkalarının başarıları karşısında hissedilen yetersizlik duygusu olabilir.
Sosyal medya platformları, kıskançlığın modern arenası haline gelebiliyor. Başkalarının idealize edilmiş yaşamlarını görmek, takipçiler arasında kıyaslama ve yetersizlik hissi yaratabiliyor. Bu durum, siber zorbalık ve nefret söylemi gibi olumsuz davranışlara zemin hazırlayabiliyor. İş dünyasındaki yoğun rekabet ortamı da modern Habil ve Kabil senaryolarına yol açabiliyor. Terfi yarışları ve başarı baskısı, iş arkadaşları arasında çekememezliğe ve etik dışı davranışlara neden olabiliyor. Aile içindeki rekabet ve farklı başarı düzeyleri ise kardeşler arasında derin yaralar açabiliyor.
Kabil'in "Ben kardeşimin bekçisi miyim?" sorusu, günümüzde de insanların sorumluluktan kaçma eğilimini yansıtıyor. Ancak tıpkı kıssada olduğu gibi, modern dünyada da eylemlerimizin sonuçlarından kaçış yoktur.
Habil ve Kabil'in trajik öyküsü, kıskançlık ve öfkenin yıkıcı gücünü hatırlatırken, affetmenin ve iyileşmenin önemini de vurgular. Modern dünyada, bu olumsuz duygularla başa çıkmak, empati kurmak ve hoşgörüyü benimsemek, kadim bir dersin çağdaş uygulamasıdır. Tıpkı ilk kardeşlerin hikayesinde olduğu gibi, sevgi ve anlayış, yıkıcı duyguların panzehiri olabilir.
Kabil katil, Habil makul işte bu cehennemi yaratan bizden başkası olamaz . kendi kardeşinin katili olan Ademoğlu'nun elbetteki yapacakları kötülükler sınırlı değildir.
Uğur Yılmaz