Bazı anlar vardır ki zamanın akışı durur, kelimeler kifayetsiz kalır. Bir haber gelir ve bütün dağlar bir anda derin bir sessizliğe gömülür. Şahadet haberi böyle bir şeydir; ardında bıraktığı boşluk sadece yakınlarını değil, bir ülkenin kalbini de sızlatır. Bahoz Xani de işte o sızıya dönüşen gençlerden biriydi.

Kadir Amaç yazdı: İlber Ortaylı ve Türkiyelilik (milliyetçilik) Meselesi
Kadir Amaç yazdı: İlber Ortaylı ve Türkiyelilik (milliyetçilik) Meselesi
İçeriği Görüntüle

Bir rüyadan bahsedilir; Zagros’un zirvesinde ulu bir çınar ağacı, dallarına güneşin ışıkları düşüyor, insanlar ona koşuyor. Kimileri önüne dikilen ateşlere rağmen ulaşamıyor. Bu rüya aslında bir hakikatin işaretidir: Özgürlük yolculuğu. Kimileri varır, kimileri yolda yanar, kimileri de ardında izler bırakır.

Bahoz, iz bırakanlardan oldu.

Topraklarımızın tarihi genç bedenlerle yazılmıştır. Bu topraklar en güzel çağında toprağa düşen çocukların, gençlerin, yürekleriyle mücadele edenlerin hikâyeleriyle doludur. Onlar barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün hayaliyle yürürken, bizlere miras olarak hem acıyı hem de umudu bırakırlar. Bugün hâlâ şunu sormak gerekiyor: Gençler neden en verimli yıllarında hayatlarını feda ediyor? Neden daha çok yaşaması gerekenler ilk önce gidiyor? Bu sorunun cevabını aramak hepimizin vicdani görevi olmalı.

Çünkü Bahoz’un, Ahmet’in, Zilan’ın ve nice gencin ardında bıraktığı boşluk sadece ailelerinin değil, bir toplumun geleceğinin kaybıdır.

Bu gidişler bireysel tercihlerin ötesinde, tarihsel ve siyasal zorunlulukların, toplumsal tıkanmaların sonucudur. Kimliklerin inkârı, kültürel hakların bastırılması, ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesi, güvenlikçi politikaların toplumun üzerine bir gölge gibi çökmesi gençlerin önüne farklı bir yol bırakmamıştır. Gençler bu nedenle dağlara yönelmiş, bu nedenle özgürlüğün en ağır bedelini göze almıştır. Bu tabloyu değiştirmek ancak siyasal ve toplumsal cesaretle mümkündür. Bugün yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Ateşkes çağrıları, silahsızlanma niyetleri ve barış müzakerelerine dair tartışmalar yeni bir kapı aralıyor. Ama tecrübe bize gösterdi ki fırsatlar kolayca heba edilebilir.

Kalıcı barış için hukukun demokratikleştirilmesi, eşit yurttaşlık zemininde kimliklerin tanınması, bölgesel kalkınma ve gençlerin önüne gerçek bir yaşam umudu koyacak sosyal politikalar hayati önem taşır.

Güvenlik anlayışı sadece askeri önlemlerden ibaret olmamalı; toplumsal güveni tesis eden şeffaf, adil ve insani bir çerçeve inşa edilmelidir. Geçmişin acılarıyla yüzleşmeden, adaletin onarıcı mekanizmalarını işletmeden geleceğe güvenle bakamayız.

Bahoz Xani’nin gidişi bize bir kez daha gösteriyor ki dikenli teller, sınırlar, yasaklar insanın yüreğinde kurduğu özgürlük düşünü engelleyemiyor. Her yasakta daha çok büyüyor, her kayıpta daha derinleşiyor. Bu yüzden yapılması gereken, acıları çoğaltmak değil, barışı çoğaltmak. Gençlerin hayalleri yarım kalmamalı, hayatları toprağa değil gökyüzüne karışmalı. Bugün bir anma yazıyoruz ama bu sadece geçmişin yasını tutmak için değil, geleceğin sorumluluğunu hatırlatmak için. Çünkü bir toplum, gençlerini kaybettikçe tükenir; barış, gençlerini yaşattıkça büyür.

Bahoz’un gözleriyle ufka bakmayı denediğimizde görüyoruz ki özgürlük bir gün mutlaka gelecek. Ama o gün geldiğinde daha fazla can yitirmemek için, daha fazla genç mezarlara düşmemesi için bugünden barışa bir adım atmak zorundayız. Topraklarımızda kaybolan her gencin ardından sessizliği büyütmek değil, onların hayalini büyütmek gerekiyor. Bahoz Xani, bir yıldız gibi kayıp gitti ama bıraktığı ışık yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Bahoz Xanî Anısına…