1 Ekim 2024 tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılı açılış töreninde DEM Parti grubu ile tokalaşması sonucu yeni bir dönemin ilk adımları atılmış oldu. Bahçeli’nin hamlesi bununla kalmadı. 22 Ekim'de meclis grup toplantısında hiç beklenmedik tarihi bir çıkış yaptı. Bahçeli, İmralı Cezaevinde tutuklu bulunan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Lideri Abdullah Öcalan’a çağrı yaptı. Bahçeli’nin sözleri şu şekildeydi; “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin DEM Parti Grup toplantısında konuşşun! Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın!" dedi. İşte Bahçeli’nin kurduğu bu cümleler Türkiye siyasetinde tüm ezberleri bozmuş ve tabuları yıkmıştı. O gün anlaşıldı ki Devlet yeni bir sürece adım atma kararını vermişti. Tabiri caizse 2015’te buzluğa kaldırılan Çözüm Süreci tekrardan dolaptan çıkarıldı. Bahçeli’nin bu tarihi açıklamasından bir gün sonra önemli gelişme yaşandı. 43 ay sonra ilk kez İmralı adasına bir ziyaret gerçekleştirildi. Ziyareti Abdullah Öcalan’ın yeğeni ve DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan yaptı. Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan’ın bir mesajını sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Öcalan, “Koşullar oluşturulursa, bu süreci çatışma ve silah zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.” dedi. Bu Devlet Bahçeli’den sonra ikinci önemli açıklamaydı. 27 Şubat'ta Öcalan tarafından "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı yapılmış, bu çağrıda örgüte silahlı mücadele döneminin sonlandırılması çağrısı yapılmış, 12 Mayıs'ta PKK kendini feshettiğini duyurmuş ve 11 Temmuzda bir grup PKK'li silahlarını yakarak imha etmişti. İşte yaklaşık bir yıldır devam eden sürecin başlangıç hikayesinin özeti bu şekilde idi. Her iki tarafta her iki kesimde 41 yıllık bu savaşın son bulması için çabalıyor. Barış öyle kolay elde edilebilen bir şey değildir. Sabır ve metanet isteyen bir iştir. Şimdi terörle neden müzakere ediliyor bahanesi üzerinden sürece karşı olanlar ve eleştirenlere gelecek olursak. Savaşın tarafları olan kişilerle görüşmeden, müzakere etmeden, istişare etmeden ve karşılıklı görüşler alınmadan nasıl ilerleme sağlanabilir? Çatışmanın tarafları görüşmeden bu iş nasıl olacak? Bu ülke de barış, kardeşliğin sağlanması, silahların susması, kanın durması, birlik ve beraberlik olmasının ihtimali bile neden bu kadar rahatsızlık veriyor? Yıllardan beridir siyasi varlıklarını çözüm ve barış karşıtlığına borçlu olanların bugün bu sürece karşı gelmelerini de çok garipsememek gerekiyor. Türkiye 41 yıldır bu savaşla artık ekonomik krizin dibini gördü. 50 bin insan öldü bu ülkede. Dağda gençler öldü, dağda askerler öldü, şehirlerden sivil insanlar öldü. Yetmedi mi? 17 bin tane faili meçhul cinayet meydana geldi. Daha ne kadar kan akabilir? İşte artık tüm bunların sonunu getirmek ve bir daha yaşanmamak üzere tarihe gömmek için iki taraf müzakere yürütüyor. Öyle ya da böyle. Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli bu süreci başlattı, PKK Lideri Abdullah Öcalan iradesini koydu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bunu bir devlet politikası haline getirdi diye başlarını o duvardan bu duvara vuruyorlar. Çözüm karşıtlığı ile bir yere varılamaz. Bu ülkenin artık toplumsal barışa ihtiyacı vardır. Bakın bu tespit gün gibi ortada olan bir gerçektir. Türkiye’de mevcut koşullarda Kürt Sorununu çözebilecek kudrete sahip üç isim vardır. Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan. Bu gerçeği göz ardı etmenin bir manası yok. Her biri kendi tabanına hitap edebilen ve ağırlığı olan isimlerdir. Siyasetin olağan akışı karşısında her seferinde hayrete düşmenin bir lüzumu yok. Siyaset, olmaz denilen her şeyin her an olabileceği bir mecradır. Siyasette dün düşman olanlar bugün dost olur, dost olanlar da düşman olur. Siz eğer siyasetin bu halini çözmemiş ve anlayamamışsanız eğer yorum yapma hakkınız da yoktur. Yürütmenin başındaki isim Cumhurbaşkanı yıllar sonra gelmiş bir halkın Meclisteki temsilci partisi ile tokalaşmış. Bunda ayıp bir durum asla yoktur. Aksine sevinilecek bir gelişme. Kürt siyasi hareketinin meclisteki temsiliyetini ve varlığını tanımaktır. Dolayısıyla bu yüzden 41 yıllık silahlı mücadeleye son vermenin, lağvedilme kararının alınmasının ve sürecin başlatılma nedeni olarak artık “Varlık Tanındı” denildi. Bu tür süreçler oldu bittiye getirilerek çözülecek meseleler değildir. 50 yıldır var olan bir sorundan bahsediyoruz. 1984’ten beri aktif bir şekilde savaşan iki cepheden söz ediyoruz. Dünya da silah bırakan tek örgüt PKK değil. Bunun onlarca örneği var. Silah bırakılır, demokratik siyasette mücadele edilir. Burada DEM Parti’ye de özel bir sorumluluk düşüyor. Geliştirdiği söylem yapıcı, dikkatlidir. Ancak bu dili sahaya taşıma konusunda belirgin bir tereddüt olduğu görülüyor. Sokakta, medyada, üniversitede, köyde ve kentte bu yeni sürecin anlamı yeterince anlatılamıyor. O yüzden süreç karşıtları artmaya devam ediyor. Oysa bu süreç, yalnızca kurumların değil; halkın da sahip çıkması gereken bir fırsattır. Süreci koridorda konuşmak, onu gerçeklikten koparmaktır. Bir önceki çözüm sürecinde muhatap sadece iktidardı; ancak bugün devletin kendisi süreci yönetiyor. MHP, bugünkü konjonktürde Ortadoğu'daki siyasal değişimleri doğru tahlil ederek Kürt sorununa bir çözüm getirmek istiyor. Devletin genel çıkarları da bunu dayatıyor. Bugün tarihsel bir seçim ile karşı karşıyayız. Ya bu topraklar demokratikleşmenin adresi olacak ya da yüz yılın son şansı da kaçırılacak. Ve evet, bu kez geri dönüş yok. Bu süreç başarıya ulaşmazsa, yalnızca barış kaybedilmez. Gelecek, birlikte yaşam umudu, yeni bir Türkiye ihtimali de gömülür. Bu nedenle sürece omuz vermeyen herkes, suskun kalan her aktör, yalnız bugünün değil yarının da yükünü taşır. Sessizlik bu aşamada tarafsızlık değil, edilgenlik olur. Bu kez mesele bir örgütün geleceği değil, halkların birlikte yaşam iradesidir. Ve unutmayalım ki! Barış konuşmazsa, felaket susmaz. Barış bir ihtimal değil, yüzleşilmemiş hakikatin adıdır; ondan kaçan her toplum, sonunda kendisinden de kaçmış olur...
Harun Demhat Temel yazdı: Neden çözümün karşıtı olunur
Trend Haberler

Numan Kurtulmuş’un Diyarbakır ziyaretinden çekilen fotoğraf tepki çekti

Sırrı Sakık’tan Turhan Çömez’e sert tepki

4 yıl önce “AK Parti ile 50 yıl ileriye gittik” diyen Kiğılı: Bizi büyük bir felaket bekliyor

Ağrı’da Kürt siyasetçilere ceza yağdı

Hüseyin Nazlı yazdı: Neden Devletleşme Bilincine Ulaşamadık?

Kürt iş insanı Hamdi Ulukaya, Türkiye’nin en zenginleri listesinde zirveye çıktı