2020 yılını geride bırakıyoruz. Bu da 2020’deki son yazım olacak. Size kısaca 2020’nin birkaç lanetinden bahsedip yeni yılınızı kutlayayım. Elazığ ve İzmir depremleri ile büyük felaketler yaşadık. Bu felaketleri bilmem kaça katlayacak en büyük felaket ise pandemi oldu. 2020 yılını neredeyse hepimiz maskeli olarak geçirdik. Hani derler ya yeni yıla nasıl girersen öyle gider diye.

Evet yeni yıla maskeli balo ile girdik ve o balo hiç bitmedi. O balo milyonlarca kişinin ölümüne sebep oldu. Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz de yanına eklenince yemeden yanında yattık. Evet yemeden çünkü yiyecek bir şey bulamadık. Hepimiz aç kaldık, susuz kaldık, kuraklaştık, çoraklaştık, depresyona girdik. Doğaya verdiğimiz zarar burnumuzdan ağzımızdan geldi.

Ders aldık mı derseniz? Hayır biz o derslerde hep uyumayı tercih ettik. Çünkü bu dersler sırasında da pubg oynuyorduk sabahlara kadar. 3-5 uyumayan ve pubg oynamayan varsa onları da tutuklayıp cezaevlerine koyduk. Cezaevleri dolup taştı. 2020 bu anlamda da tam bir ‘bereket’ yılı oldu! Hani bu kadar çok şey olurken bin yıllardır devam eden kadın cinayetleri acaba tersine döner mi diye düşündük; o da olmadı.

Bu sene de evde kalan erkekler canları sıkıldıkça, ‘cinnet’ geçirdikçe kadınları öldürmeye devam etti. Siyaset de ‘aman efendim ne var bunda’ deyip kadınları koruyan ender mekanizmalardan biri olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmanın peşine düştü.

Bunu protesto etmek için sokağa çıkan kadınlar da şiddetten nasibini aldı. Sadece kadınlar mı? Evet onlar her senenin ‘şiddet şampiyonu’ ama; çocuklar, hayvanlar, işçiler, yaşlılar ve doğa da 2020’de paylarına düşen şiddetten ‘nasiplerini’ aldı.

Biz bunları yazarken zaman zaman diğerlerine şiddet uygulamaktan fırsat bulanlar bizim de kafamıza tokmağı indirdi. Yüzlerce gazeteci hakkında davalar açıldı. Onlarca gazeteci tutuklandı. Yüzlerce gazeteci işsiz kaldı. İş bulan gazeteciler mobinge uğradı.

Yani anlayacağınız bu şiddet mereti çok demokratik davranarak hepimize eşit bir şekilde yüzünü gösterdi. Pardon, haklarını yemeyelim her zamanki gibi kadınlara biraz daha öncelik tanıdı. Siyasette ne oldu peki? Orada da değişen pek bir şey olmadı.

Yine ekonomik kriz, pandemi, yolsuzlukların suçu ve ihalesi bize kaldı. Biz sorgulamazsak aslında öyle bir şey yoktu. E doğru diyorlar biz de pek rahat durmuyoruz. Evimizde oturup bulabildiğimiz ilk canlıya şiddet uygulayıp tatmin olmak varken sürekli olarak üniversitelerde, bakanlıklarda, müftülüklerde, camilerde, holdinglerde olan usulsüzlükleri ve haksızlıkları gündeme getirdik. ‘Yalanlarını’ da söylemeyeceğim çünkü söyleyince vatanın birliğine bütünlüğüne zarar vermekten hakkımızda en az 25 örgütten dava açılabiliyor.

Ha, tek bir dava açıldığında bile günde 10 defa telefon açıp ‘dostum’ diyenler bir anda telefonlarınıza cevap vermeyebiliyor. Ama onların da canları sağolsun. İşlerinden, mevkilerinden olabilirler değil mi! 2020’yi bu kadar kısa bir yazıya sığdırmak kolay olmadı ama uzatırsam 2021 maskeli balosunu bensiz kutlayabilirsiniz.

Onun için sizi kendimden mahrum bırakmamak için yazımı burada bitiriyorum. “2021 yılı nasıl olacak bari onu da diyeydin” serzenişinizi de duydum. Onu da bir cümle ile yazayım bari içinizde kalmasın. 2020’yi alın 2019 ile çarpın sonra 2018 ile toplayın sonra bölmeyin ama öyle kalsın. 2021 için bu kadar iyimser bir tahmin yeter bence!

Editör: TE Bilişim