Yahudi halkının, bir ulus olarak kendi Anayurtlarında yaşaması en doğal haklarıdır. Arap devletlerinin bu gerçekliği kabul etmeleri gerekmektedir. Zaten Filistin halkının, küçükte olsa bir devletleri var ve esasen Filistin halkının bir kimliksel var oluş ve kabul edilme gibi bir sorunları yok. Halkların birbirleriyle sorunları olmadığı gibi, halklar birbirine kötülük yapmazlar. Halklar içinde, küçük bir tortu, milliyetçi/ırkçı kesim dışında, başka halka kötülük düşünen ve düşmanlık yapan olmaz. Peki, bu kargaşalık kaos nedir? Bu kan ve gözyaşı nedir? İsrail ve Filistin'de yaşanılanlar, bir Arap/Yahudi/İbrani çatışması değildir bir devlet ve iktidar çalışmasıdır. Devletlerin iktidar olma savaşlarının faturasını halklar canlarıyla öderler, bu, tarihte hep böyle olmuştur ve de emperyalizmin iktidar olma savaşları olduğu sürece, bu böyle devam eder. Amerika'nın ve İngiltere'nin, bölgeye, İsrail'e destek amacıyla gönderdiği savaş ve uçak gemileri, bunun bir emperyalist iktidar olma savaşı olduğunun kanıtıdır. Sorun Arap/Yahudi sorunu olsa, bunu durdurmak ve kalıcı çözüm bulmak çok kolaydır.

Dikkat edilirse, İsrail ve Filistin'de, sürekli silahlı kuvvetler arasında çatışma oluyor ve bazı devletlerde bundan istifade ediyorlar ve sonunda, olan Arap/ Yahudi halkına oluyor. Halklar, emperyalist savaşlara kurban ediliyor. Filistin'de, Arap halkını ulusal ve kimliksel bir sorunları yok. Arapların 23 tane devletleri var. Ancak Yahudi halkının, Arap gerici kesimleri tarafından kabul edilmeme sorunları var. Buna ilaveten, İran ve Arap egemen kesimleri, Ortadoğu'da güçlü bir İsrail devletinin varlığından, rahatsızlık duyuyorlar ve bunun, bölgede kendilerinin güç olmalarını engellediklerini düşünüyorlar. İran, tarihsel imparatorluk geçmişinden ve Ortadoğu üzerinde egemenlik kurma arayışından vazgeçmemiştir. Bunu, Suriye'ye ve Hizbullah'a destek vererek ve İsrail'e karşı kışkırtarak yapmaktadır. Burada, anlaşılmaktadır ki devletlerin iktidar olma ve egemenlik kurma savaşlarının halklara faydası değil zararı olmaktadır. İsrail mevcut devlet politikasıyla, Yahudi halkını korumuyor emperyalizmin bölge karakolu olma işlevini görüyor. 

Yahudi halkının geleceği Arap-Filistin ve bölge halklarıyla geliştireceği kardeşliktedir. İran'ın ABD'yle ve İsrail'le sessiz bir savaş yaşaması, farklı bir siyasete sahip olduğunu göstermez. Sakallı şalvarlı İslami kapitalizmle modern kravatlı kapitalizmin, bir iktidar olma savaşı ve siyasetidir bütün bu olup bitenler. İran'ın ABD karşıtlığı anti emperyalist bir karşıtlık değildir. Yani anti Amerikancı olmak anti emperyalist-kapitalist olmak aynı şeyler değildir. Bazıları, İran'ın ABD karşıtlığını anti emperyalizm olarak görme gibi bir sığlığa ve yanlışa düşebiliyorlar. Klasik modernlik olarak İran, dünyanın en gerici ve çağ dışı rejimlerinden biriyle yönetiliyor ve Afganistan'daki rejimden bir puan farkla daha ılımlıdır. Demokratik normları kendi içinde uygulama konusunda, İsrail, Ortadoğu'da en önde olan bir ülkedir. İsrail'de yolsuzluk yapan ve rüşvet yiyen, makamında kişisel çıkar elde edenleri sorgusuz yargılanır ve hapse atarlar ama Ortadoğu'daki bütün ülkelerde, yolsuzluğun, rüşvetin ve devletin arpalığından beslenmenin daniskası yapılmaktadır. 

İsrail'de fikir-düşünce özgürlüğü vardır ve İsrail ordusunda, Filistin halkına karşı savaşmayı ret eden ve istifa eden çok sayıda asker ve polis bulunmaktadır. Başka bir Ortadoğu ülkesinde ne fikir-düşünce özgürlüğü vardır ne de başka bir halka karşı kirli savaşı ret edebilme özgülüğü. Ama kapitalizmin-emperyalizmin-sermayenin varlığı için, İsrail, bir etkili silah olma işlevi görüyor. Avrupa, ABD, demokrasiyi kendi içlerinde uyguluyorlar ama dışarıya karşıda saldırganlar. Ancak Ortadoğu ülkeleri, emperyalizmin kuyrukçuluğunu yapmaktadırlar ve kendi halklarına acı yaşatmaktadırlar. Emperyalist-kapitalist savaşların, dünyayı ne hale getirdiği ortadadır. Halkların özgürlükleri, devletlerin iktidar olma ve egemenlik kurmalarından geçmez. Devlet iktidarı demek sermayenin toplumlar üzerindeki egemenliği demektir. Buda savaş ve göz yaşı demektir. Halkların, buna dur demeleri ve kendi özgür yaşamları ve yarınları için mücadele etmeleri gerekmektedir. İşte Filistin-İsrail çatışmasını bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.