Amedspor yoğun bir sezonun ardından TFF 1. Lig'e yükseldi. Amedspor yönetimi bu şampiyonluğu düzenlediği bir organizasyonla kutladı. Herkeste sanki Amedspor var oluş misyonuna ulaşmış gibi bir hava var. Amedspor, asla şampiyonluklar üzerine kurulmuş bir paradigma ile var olmadı. Amedspor asla, büyük işverenlerin arka bahçesi ya da birilerinin kariyer basamakları olsun diye de kurulmadı. 

Eğer tek kriter sportif başarı olsaydı, valiliğin ve resmi kurumların taleplerini yerine getirir, ismini değiştirir, çok zengin iş verenler dahil edilir ve çok hızlıca Süper Lig'e de çıkılırdı. Süper Lig'de çok fazla bunun gibi kulüpler var. Ümraniyespor, Pendikspor, Eyüpspor, bölgeden Erzurumspor, Yeni Malatya, Alanyaspor sadece birkaç örnektir. 

Türkiye sporunda etik değerler ile başarı her zaman ters orantılıdır. Yani etik değerlerden taviz verdikçe sportif başarıya ulaşırsınız. Türkiye'de spor alanı dünyada en fazla kara para aklanan alanlardan biridir. Dünyadaki zenginlerin çoğu gözünü bu alana çevirdi. Çünkü Türkiye'de sportif alanda kara para aklamak, manipülasyonlar yapmak, şaibeli işler çevirmek çok kolay. 

Türkiye'de spor, siyasetin tamamen ya propaganda aracı ya da ek para kazanma alanıdır. Yabancı yatırımcılar bunu bildikleri için yavaş yavaş Türkiye'den kulüpler satın almaya başladılar. Geçen sene çıkarılan spor yasası da bu duruma hizmet etmek için çıkarıldı. Kulüpler şirketleşmeye başladı. Türkiye'deki ilk örneği Göztepe oldu. 

Göztepe'nin hisselerinin yüzde 70'i Sport Republic tarafından satın alındı. Göztepe'ye yabancı sermayenin gelmesinden sonra Göztepe hızlıca Süper Lig'e çıktı. Bu durumu sadece sportif başarı ile açıklamak imkansızdır. Türkiye'deki ekonomik politika ile birlikte bu durumu açıklayabiliriz. Yabancı sermayedarların hızlıca Türkiye piyasasına girmeleri isteniyor. İsteniyor ki sıcak para gelsin. 

Göztepe ile başladı ama birçok kulüp ile devam edecek. Eğer Göztepe'nin başında yabancı sermaye olmasaydı Göztepe yine Süper Lig'e çıkamazdı. AKP iktidarının "ustalaştığı" son dönemlere bakın. Ne tesadüftür ki, muhalefetin güçlü olduğu yerlerde nedense kulüpler pek başarılı olamıyor. Hayır bu bir tesadüf değil. AKP'li siyasetçilerin ve zenginlerin kulüpleri başarılı oluyor. 

Bu yüzden CHP tarafından uzun yıllardır yönetilen İzmir'den hiçbir kulüp Süper Lig'e çıkamıyor ya da duramıyor. Bu yüzden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden uzun yıllardır çok az takım var Süper Lig'de. Var olanlar da Erzurumspor, Yeni Malatya veya Gaziantep gibi kulüpler. O kulüplerin kimler tarafından nasıl yönetildiğini biliyorsunuz. Karadeniz bölgesinden çok fazla kulübün olması da tesadüf değildir. 

İstanbul'da sürekli mantar gibi yükselen kulüpler de tesadüf değildir. Eğer bu kirli çarkın bir parçası olmayı kabul ederseniz ve bu döngüye hizmet ederseniz Süper Lig'e de çıkarılırsınız. 

Bu kadar kirli bir sistemin içerisinde sportif başarı öncelikli olmamalıdır. Yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikle kurumsal bir kimlik oluşturulmalıdır. Bir kültür oluşturulmalıdır. 

Bu anlattıklarımın Amedspor ile ne ilgisi var demeyin. Çok fazla ilgisi var. İşte Amedspor için de sadece şampiyonluk hedefi üzerinden bir sistem kurulursa başarı da başarısızlık da kısa süreli etkilere bağlı olur. Amedspor'un özellikle son 10 yıldır bir kimliği var. Bu kimliği oluşturanlar var. Bu kimliği kimler oluşturdu bunu çok iyi bilmek lazım. Çünkü hafıza çok önemlidir. Hafızası olmayan bir kültür yok olmaya mahkumdur. 

Şimdi gelelim Amedspor'un başarısında kimlere teşekkür edilmeli konusuna. Bu konu benim için önemlidir. Amedspor'un adı ve yeni kimliği oluşturulduğunda bir futbol kulübünden fazlası hayal edildi. Bir şehirden fazlası hayal edildi. 

AMEDSPOR'LU ESKİ BAŞKAN VE YÖNETİCİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM

Amedspor asla kişiler üzerinden bir sistem için mücadeleye dahil olmadı. Ama kuruluşundan bugüne emek veren kişileri de yok saymak büyük haksızlık olur. Amedspor'un resmi internet sitesine girdiğinizde eski başkanların isimlerini de göremiyorsunuz. O kişiler de Amedspor'un birer hafızasıdır. 

Ali Karakaş, Çetin Alsaç, Metin Kılavuz, Nurullah Edemen, Selahattin Yıldırım ve yönetim kurullarında yer alan birçok isim. Bu isimlerin çoğu Amedspor için çok mücadele etti. Birçok defa hedef gösterildi. 

Gittikleri deplasmanlarda ırkçı saldırılara maruz kaldılar. 2016'da Ankaragücü maçında Amedspor'un başkanı Nurullah Edemen ve yöneticileri Soran Haldi Mızrak ile Nesih Aktepe linç edildi. Tribünden aşağı atıldı. Herhangi bir yerde bir başarı olduğunda ilk isimleri anılması gerekenler bunlardır. Selahattin Kaya, ilk seçildiğinde en çok eleştirenlerden biri bendim. 

Tek bir defa arayıp hakaret edip, "niye bizi eleştiriyorsunuz" diyerek sosyal medyadan engelemedi! Ama onun başkanlığı döneminde Bursa'da yaşanan ırkçı saldırıları herkes biliyor. Bu şampiyonluk kutlamasında onun adının anılması sadece onun ile ilgili değil nasıl bir süreçten buraya gelindiğini de hatırlamaktır. Metin Kılavuz, başkanlığı döneminde birçok baskı ile karşı karşıya geldi. Başkanlığından sonra da nerede Amedspor ile ilgili bir organizasyon varsa orada yer aldı. Bu insanların hepsi Amedspor'un hafızasıdır. Ben kendi adıma eski başkanlar ve yöneticilerin hepsine tek tek teşekkür ediyorum. 

Çünkü bugün var olan her şey, herkes yarın olmayabilir. Siz bugün eskilere nasıl yaklaşıyorsanız yarın siz eskdiğinizde yeniler de size öyle davranabilir. Bunları herhangi bir kişi için söylemiyorum. O konumda bugüne kadar bulunan ve bulunacak olan herkes için söylüyorum. 

AMEDSPOR'LU TARAFTAR GRUPLARINA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Yine taraftarlara gelelim. Aslında Amedspor taraftarları sadece taraftar değil birer yoldaştır. Barikat ve Direniş grupları. Amedspor'un kuruluşundan bugüne her yerde yanlarında oldular. Onlar hiçbir zaman klasik birer taraftar grubu olmadılar. Amedspor kültürünün oluşmasında çok ciddi katkıları var. Her deplasmanda futbolcular ve teknik heyetin ayakları "acaba yalnız mı kaldık bu kurtlar sofrasında" diye titrerken o taraftarlar her şeyi göze alarak yanlarında oldular. 

Bazen kendilerine ayrılan yerlerde oldular, bazen rakip takım taraftarları içinde oldular. Saha içinden baktığınızda üzerlerinde forma olmasa bile onların Amedspor taraftarı olduğunu anlardınız. Örneğin Amedspor'un bazı deplasmanlarında ben de rakip takım taraftarları içinde yer aldım. Etrafımdaki her 10 kişiden 2 kişinin Amedspor taraftarı olduğunu anladığımda içime bir rahatlık gelirdi. 

İşte bu taraftarlar Amedspor kültürü için her şeyi göze aldılar. Mor Barikat, Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitliği esasına dayalı ilk kadın taraftar grubudur. Mor Barikat, Amedspor'a kadınların gelmesine öncülük etti. 

En son şampiyonluk maçında barış anneleri bile gelip dua ediyorsa bunu sadece bir futbol kulübü ile izah edemezsiniz. Barikat ve Direniş öncüleri oldu ama sonrasında Amedspor tribün kültürü büyüdü genişledi. Yeni birçok grup dahil oldu. Azrailler grubu gibi ve yeni yeni gruplar.  Amedspor Taraftarlar Derneği gibi. Bu dernek ile Amedsporlu grupların birleşmesi ortak hareket etmesinin önü açıldı. Amedspor taraftarları öyle bir kültür oluşturdu ki nerede bir haksızlık varsa ona karşı durdular. Yeri geldi hep birlikte barış için haykırdılar. Yeri geldi Vanspor için saf tuttular. Yeri geldi Urfaspor için seslerini yükselttiler. Bu taraftarlara bu yoldaşlara Amedspor taraftar kültürünü oluşturdukları ve Amedspor'u hiçbir yerde yalnız bırakmadıkları için ben teşekkür ediyorum. 

AMEDSPOR'LU ESKİ FUTBOLCULARA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Tabiki Amedspor'un hafızasını oluşturan futbol emekçileri var. Bugün yeni nesil tarafından Amedspor çok seviliyorsa onları asla es geçemezsiniz. Fenerbahçe dediğinizde ilk akıllara Can Bartular, Lefterler geliyor. Galatasaray dediğinizde Metin Oktaylar, Turgay Şerenler, Metin Kurtlar geliyor. Beşiktaş dediğinizde Metin, Ali, Feyyazlar geliyor. Sadece Türkiye değil dünyanın her yerinde kulüplerin hafızası olan, simgesi olan sporcular var. Amedspor'un da var tabi. En başta kaptan Şeyhmus Özer sonra Deniz Naki, Abdullah Çetin, Yusuf Yağmur, Mansur Çalar gibi futbol hafızası olan oyuncular var. En zor süreçlerde bu oyuncular Amedspor için her şeyi yaptı. Yöneticilerin bile kaldırmakta zorlandığı baskı ortamlarında bu oyuncular saha içinde her türlü saldırıya karşı futbol oynamaya çalıştı. Amedspor'u çocuklara sevdirdiler. Ben onlara da teşekkür ediyorum. 


Arka tarafta Amedspor organizasyonu için didinen mücade eden yüzlerce emekçi var. Kürt siyasi hareketinin içinde onlarca dert varken Amedspor'u asla ihmal etmeyen ve her koşulda yanında olanlara teşekkür ediyorum. HDP'li, DEM Partili belediyelere teşekkür ediyorum. Kente Amedspor'u kendisine dert edinen ama hiçbir zaman öne çıkmayan sivil toplumun değerli temsilcilerine teşekkür ediyorum. 

SON OLARAK NE YAPILMALI?

Tabiki emek veren herkese teşekkür edilir. Ama henüz hiçbir şey bitmiş değil. Her şey yeni başlıyor. Amedspor'da başarı kriteri sadece erkek futbol takımının bir üst lige yükselmesinden ibaret değildir. 

Amedspor'da her branşa büyük önem verilmelidir. Amedspor'da gençlere, çocuklara ve kadınlara büyük bir alan açılmalıdır. Amedspor kültürünü benimseyen ve bu kültürü daha da ileriye taşıyacak insanlara alan açılmalıdır. Amedspor'un bir spor akademisi olmalıdır. Bu akademide matematikten tarihe birçok konuda bilgisi olan kültürlü sporcular yetiştirilmelidir. 

Avrupa'daki Barcelona, Liverpool, Dortmun, Leverkusen akademileri örnek alınmalı ve işbirlikleri yapılmalıdır. Buradan antrenör ve yönetici adayları oraya göndermeli oralardaki akademilerden hocalar belli dönemler için getirilmelidir. Amedspor'da eğitim her şeyin önüne konulmalıdır. Amedspor bireylerden sıyrılıp kolektif kültürü oturtmalıdır. 

10 yılda bunların çok azı hayata geçirildi. Bir lig yükselmenin başarısı tekrar düşene kadardır. Yukarıda Türkiye'deki spor ahlakının nasıl çürüdüğünü anlattım. Bu ahlaksızlık içerisinde uzun vadeli sportif rekabet imkansızdır. Ama sportif bir kültür ve medeniyet oluşturulabilir. Bunun için de devasa paralara ihtiyaç yok. Yerel yönetimlerin öncülük etmesi ile bağlantılar sağlanabilir ve çalışmalar yapılabilir. Amedspor'un bugün milyonlarca taraftarı var. Bu Türkiye'de çok az kulübe nasip olan bir durumdur. 

Samimi bir çalışmanın içerisinde olunduğu anlatılırsa bölgenin her yerinden Amedspor'lular bile finansal olarak kimseye muhtaç etmez. Bu kısır döngülerin ve tartışmaların içerisinden bir an önce çıkıp Amedspor'un kurumsal ve kültürel kimliğini güçlendirmek için çalışmalıyız.