Günahtır...

 

İnsanların ileriye dönük olarak büyük hayalleri ve içtihatları vardı. Ta ki birileri onları öldürünceye kadar. Birileri başkalarının onuru için, yaşamını halatlara bağlı olarak sürdürüyor. Ve o halat bir gün kopuyor, o birilerinin yüreğinde ise tek bir yel esintisi dâhi olmuyor. Öldürülen sadece ölümü ile kalıyor.

İnsan hiç ölüye sevinir mi?

Ölüye sevinen kafatasçıdır, katildir, saygısız bir yaratıktır. Sevinme gayretinde, çığırtkanlığında olanlar günü geldiğinde, tek bir göz yaşına dâhi muhtaç kalacaktır.

Seviniyorlar. Bugünün Türkiye konteksinde öldürülen insanlara gülenler var. Tezat görüşte olanlar militarist bir şekilde, karşıt ölülere sevine bilme tıynetini yaşıyorlar.

Şunu çok iyi biliniz ki!

Az sayıda insan kaldı ki “ bir Deniz gitti bin Deniz gelecek” demeyi. Ve o anne onca acısına rağmen barış diyebiliyorsa, bilinilsin ki kızının yolu doğruydu. Ölümü ne göz ardı edilmeli ne de görmezden gelinmeli.

Cumhuriyet döneminden bu yana başta Zilan ve Dersim katliamı olmak üzere onca yıkıma ve talana karşı, evlerinden ve köylerinden olunan insanları  mekânsal ve ekonomik olarak sürgünlerine yol açtınız. Türkiye’nin muhtelif bölgelerine gönderilen insanlar gün geldiğinde hakkını arayıp, bir partinin mensubu olma yoluna girdiği zaman yine zulüm ile karşı karşıya kaldı. Yani altmış yetmiş yıl önce yapılan katliamlar bugün aleni bir şekilde resmi olarak yapılıyor.

Velev ki; bu ülkede hep ama hep yoksulun çocuğu, emekçinin çocuğu, zulüm görenlerin çocuğu öldükçe, öldürüldükçe barıştan yana mevzuatlar hep söylemde kalacaktır.

Şu an ki demokrasi yıllardır sahip olunmayı bekliyor ama onu eline alan her hükümet su vermek yerine, ezim ezim ezmeyi yeğliyor. Bir gün gelecek ki, demokrasinin kutsiyetini tamamı ile kaybetmiş olacağız. İşte o zaman şimdinin gamsızlığına dem vuracağız.

Önümüze hemen her gün genç insanların ölü bedenleri düşüyor. Öfke ile ne zaman hesaplaşıp, ödeşip barışın övüncüne mazhar olacağız.

Son olarak;

Çerkezlere, Kürtlere, Ermenilere, Romanlara, Ezidilere ve Süryanilere ses çıkılmadığı için bugün Türkistan’da zulümler baş vermeye devam etmektedir. Dün Deniz Poyraz’a ve onun gibi ırkından, görüşünden dolayı öldürülen binlerce  insana destek olunmadığı için bugün Orta Asya da Türkler zulümlere maruz kalıp, yalnızlığını yaşamaktadır. Ve birlikte yaşadığınız kimlikleri ötekileştirdiğiniz müddetçe, zulümler elbet bir gün gelip sizin de kapınızı çalacaktır.