Futbol sahaları, bazen bir savaş alanı, bazen de bir felsefe arenası olur. Bu sezonun en çarpıcı hikâyesi, Batman Petrolspor'un yükselişiyle yazılıyor. Deplasmanda Erzincanspor'u 4-0 gibi net bir skorla deviren kırmızı-beyazlılar, adeta rakibin ruhunu sömürdü.

Dört maçlık seride, takımın sosyopsikolojik duruşu göz kamaştırıyor: Hegemonik bir tavır, iktidar talebiyle dolu, güç ve hiyerarşiyle rakiplerin oyununu ve niyetlerini gölgeliyor. Bu elitist, seçkinci yaklaşım, futbolun sınırlarını zorluyor; rakipler için derin bir sorunsal haline geliyor. Psikolojik üstünlükten öte, sanki başka bir kültürü, başka bir düşünce biçimini dayatıyor gibi.Dört Petrolspor maçını izlerken, tek bir an bile inisiyatifin rakiplere geçtiğini görmedim. Rakip, en baskın anlarında dahi ne oyun iktidarını kapabiliyor ne de alan hâkimiyetine yaklaşabiliyor. Sanki kimlik krizine kapılmışlar; melez, tutarsız bir döngüde debeleniyorlar. Bu hâkimiyetin temel taşı, başlangıç paslarında yatıyor. Takım, geride öyle rahat, öyle umursamaz bir edayla oyun kuruyor ki, hiçbir rakip önde baskıya kalkışamıyor bile. Erzincan deplasmanında Ahmet Kesim'in alışılmış yerinde ve rolünde oynaması, her şeyi değiştirdi. Feyyaz'a muazzam bir ferahlık verdi, Batuhan'la Emir Alagöz'ü daha efektif, daha işlevsel kıldı.Emir Alagöz'e burada ayrı bir yer ayırmak şart. Birinci bölgeden ikinci bölgeye geçişlerde organizatörlükten fazlasını yapıyor; rakibi üçüncü bölgeye sürüklediğinde, ikinci topların mücadelesinde aktif rol alıyor, savaşıyor ve bölgesel preslerin sürekliliğini koruyor. Kubilay Yavuz ise, kim ne derse desin, bu oyunun aristokratı. Muhteşem sol ayağı, kısa paslarda bilardo masası gibi hassasiyet sunuyor; radar gibi tarayan özuyle en uzak noktaya topu konduruyor. Topla her temasında, top terbiye oluyor, akıl yüklenip istenen adrese yol alıyor.Emirhan'ın rolü ise hâlâ detaylandırmaya ihtiyaç duyuyor. Diri bir oyuncu olduğu belli, ama bu dirilik genelde rakip topu kaptıktan sonra boğuşma refleksinde kalıyor. Biraz çevre kontrolüyle, ikinci top avcısı bir canavara evrilebilir. Mert Örnek'le Batuhan arasındaki ilişki sorunsuz işlese de, önlü arkalı koşular ikisini de tek bir plana sıkıştırıyor. İçeriden Emirhan ve Kubilay, Mert Örnek pozisyonunda devreye girerse, o kanat durdurulamaz hale gelir. Solda Mert Çapar iyi işler çıkarıyor, ama sırtı dönük topla buluşmalarda kontrol açısından zorlanıyor. Yatay topları ayağının içiyle biraz esneterek hamle mesafesini genişletebilir.Onur Eriş, Samet Karakoç'u aratmayacak potansiyelde görünüyor. Mert Çapar'la Onur Eriş arasında pas zamanlaması ve döngüsü çizilirse, Petrolspor iki kanatta da rakip için kâbus olur. Bu senaryoda Atabey Çiçek çok iş yapar, bol gol atar. Okan'ın verimsizliğinden bahsetmiyorum elbette; o da sahanın vazgeçilmezi.Petrolspor'un bu hâkimiyeti, ligi yeniden tanımlıyor. Rakipler, sadece topu değil, kendi kimliklerini de kaybediyor. Kırmızı-beyazlılar, sahada bir imparatorluk kuruyor; hegemonya, futbolun yeni dili haline geliyor. Bu seriye bakınca, zirve yolunda başka rakip göremiyorum.