27 Ocak günü sosyal medya üzerinden Terör örgütü propagandası yapmak, Cumhurbaşkanına hakaret ve devletin kurum ve organlarını aşağıladığım iddiaları ile bir geceliğine göz altına alınmıştım. Yıllardır şiddet karşıtı çalışan bir insan olarak terör örgütü propagandası yaptığım iddiası herkese oldukça komik gelmişti. Ben de bayağı bir dalga konusu yapmıştım bu meseleyi. Soruşturma devam edecek hakkımda dava açılır açılmaz diye ara ara hukukçu veya aktivist arkadaşlarla tartışırken bir gün evimizin kapısını postacı elinde Van 4. Ağır Ceza mahkemesinden gelen mektupla çalıverdi. Hakkımda ‘Terör Örgütü propagandası’ yapmaktan dolayı dava açılmıştı. Dava 4 Ekim’de görülecekmiş. 

Düşünmek, eleştirmek, ironi yapmak, kızmak, isyan etmek, görüş bildirmek suçmuş. Bunu hakkımda hazırlanan iddianameyi okuyunca anladım tekrardan. 

Elbette yaşadığım coğrafya yerle bir edilirken ses çıkaracağım.

Elbette dilim , kültürüm, yaşam tarzım, etnik kökenim, cinsiyetim tehdit altındaysa tepki vereceğim.

Elbette yapılan haksızlıklar ve ihlallere karşı mücadele vereceğim.

Elbette benim gibi düşünenlerle örgütleneceğim.

Tabiiki ırkçılığa, militarizme karşı duracağım.

Tabiiki bir bomba patladığında ve masum insanlar yaşamını yitirdiğinde isyan edeceğim. Sorumlulara söyleyecek sözüm olacak.

Hükümet yetkililerinin haklı bulmadığım , halktan yana olmayan söylemlerini tabiiki eleştireceğim. 

Düşüncelerimi tabiiki ifade edeceğim. Kızgınlıklarımı mutlaka gün yüzüne çıkacağım. Sevinçlerimi elbette yayacağım. 

Çok insani olan tepkilerimi elbette ileteceğim çevreme. 

Bunlara propaganda diyebilirsiniz ama şiddetin propagandası olarak değerlendirilemez. Benim paylaştığım hiçbir duygu ve düşüncem sonrası biri birine zarar vermemiştir. Benim fikirlerim doğrultusundan kimse kimseyi öldürmemiştir. Benim fikirlerimi okuyan kimse buhrana kapılıp kimseyi incitmemiştir. 

Dava açarak, içeri atarak kimsenin fikri değişmez. Fikirlerim suç değil ama sizin suçlarınızı açığa çıkardığı için size göre yanlış olabilir. Yazdığım herşeyi üzerinize alınabilirsiniz çünkü ben vicdansızlara, ırkçılara, faşistlere, kadın düşmanlarına sesleniyorum direk olarak, aleni olarak. Evrensel insan hakları diye bir kavramdan haberiniz var mı bilmiyorum ama size en temel insan haklarından birinin düşüne ve ifade özgürlüğü olduğundan haberiniz var mı? Anayasanın 26. maddesine göre: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” Der. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. maddesine göre ise: “Herkesin görüş ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, görüş edinme ve herhangi bir yoldan ve hangi ülkede olursa olsun bilgi ve düşünceleri arama, alma ve yayma özgürlüğünü içerir.”

Duyduğum, gördüğüm, yaşadığım, tanık olduğum her olay ve konu hakkında fikir yürütebilirim. Bu fikirlerimi korkusuzca ifade edebilirim. Bu benim olduğu gibi herkesin doğuştan gelen hakkıdır. Beni bu doğuştan gelen haklarımdan dolayı da dava edemezsiniz, gözaltına alamazsınız, beni tutuklayamazsınız. Hatta haksız bir şekilde gözaltına aldığınız için bana borçlusunuz, çevreme, aileme borçlusunuz. Bu ülkenin haksızlığa uğrayan vatandaşlarının sizden alacağı var. Hayatlarımızı bize borçlusunuz, umutlarımızı bize borçlusunuz. Çok zor elde edilen ve maalesef çok az insanda bulunan güzel umutlu duygularımızın sizden alacağı var