Son zamanlarda İngiltere'ye yapılan yasa dışı göçler İngiliz İşçi Parti Hükümetini güç durumda bırakıp bu konuda yeni kararlar almaya ve yeni kanunlar çıkarmaya zorluyor. Kıta Avrupa'sından botlarla İngiltere'ye yapılan illegal girişler mültecilerle ilgili Labour Hükümetini yeni kanunlar çıkarmaya zorluyor. Avrupa'dan İngiltere'ye her gün yapılan kaçak mülteci girişleri muhalefet partileri tarafından hükümete yönelik baskılara yol açıyor. İşçi Partisi 125 yıllık geçmişine rağmen özellikle son 20-25 yılda gerçek anlamda İşçi Partisi olma işlevini kaybedip devletin merkez sol Partisi haline gelmiştir. İşçi partisinin parti programında her ne kadar sol ve sosyalist bir parti olduğu söylense de İşçi Partisi İktidara geldiğinde sağ bir parti gibi hareket ediyor İşçi Partisi'nin Hükümet icraatlarında bunu rahatlıkla görmek mümkündür. Sürekli kapitalist bir zihniyetle göçmenlik sorununa çözüm bulmaya çalışıyorlar.
Oysa ki İngiltere'de İşçi Partisi'nin oylarının önemli bir bölümünü İngiltere'de yaşayan milyonlarca göçmen oluşturuyor. İşçi Partisi hükümetinin kendi programında belirtildiği gibi sol sosyalist parti olma gereği göçmenlik konusunu derinlemesine inceleyip kalıcı bir çözüm bulması gerekir ancak bana göre göçmenlik meselesine kalıcı bir çözüm bulmak normal bir hükümeti aşan bir sorundur. Çünkü göçmenlik meselesi ne İngiltere'nin ne de sadece Avrupa'nın meselesidir göçmenlik meselesi bir dünya sorunudur bir insanlık sorunudur ve bunun nedeni de savaşlar ve yoksulluktur yani sömürge politikalarıdır. Bir ülkede göçmenlikle ilgili kanunları zorlaştırarak zorlayıcı yasalar çıkararak çeşitli engeller koyarak göçmenlik sorununa çözüm bulunmaz sadece göçmenlerin yaşam alanın daraltılır ve zorlaştırılır. Dikkat edilirse bütün göçmenler genellikle Afrika ve Orta Doğu'dan geliyor demek ki bu ülkelerde huzur yok güven yok savaşlar var sömürü var yoksulluk var ki insanlar daha iyi şartlarda yaşamak için huzurlu mutlu bir yaşam için Avrupa kapılarına dayanıyorlar. Avrupa ülkeleri ise mültecilerle ilgili normalde insan haklarına aykırı kanunlar çıkararak, bu konuda yasaları zorlaştırarak çözüm bulmaya çalışıyorlar.
Önümüzdeki dönemde süresiz oturum almak bile artık zorlaşıyor yüksek derecede İngilizce bilecek 5-6 yıl çalışıp vergi ödeyecek sosyal yardım almayacak topluma katkı boyutuyla gönüllü işlerde çalışacak ki süresiz oturum almayı hak edebilsinler. Ancak şu bir gerçek ki kapitalist emperyalist sömürü savaşlar yoksulluk var olduğu sürece bir şekilde göçmenler Avrupa kapılarına dayanacaklardır hükümetler, devletler ne kadar zor kanunlar yasalar çıkarırlarsa çıkarsınlar bunu durduramayacaklardır. 15 yıl öncesine kadar Suriye'de huzur vardı, barış vardı, en azından Suriye halkı kendi yağında kavruluyordu emperyalist kapitalist güçler savaş çıkardılar milyonlarca Suriyeli için yaşam cehenneme döndü Suriye'de hiç savaş yokken bir tane Suriyeli bile mültecliğin ne olduğunu bilmiyordu savaş ile beraber milyonlarca Suriyeli, Suriye dışına çıkmak zorunda kaldılar. Bir İsviçreli Almanya'ya Fransa'ya ya da İngiltere'ye iltica etmiyor veya bir Danimarkalı Fransa'ya İngiltere iltica etmiyor ama Afrika'nın herhangi bir ülkesinde Orta Doğu'nun herhangi bir ülkesinde Asya'nın herhangi bir ülkesinde insanlar geliyorlar Avrupa kapılarına dayanıyorlar, bunun sebebi yıllardır bu ülkelerde uygulanan emperyalist kapitalist sömürü politikalarıdır.
Mülteci sorununa kalıcı çözüm enperyalist kapitalist sömürü politikalarının son bulmasıdır. Avrupa ve Amerika'nın askeri harcamalara silahlanmaya harcadıkları paranın sadece 2 yıllığı fakir ülkelerdeki yoksulluğu ve açlığı bitirmeye yetiyor. Yani dünyanın büyük ülkeleri askeri harcamalarını ve silahlanmayı 2 yıl durdursunlar bu parayı yoksul fakir ülkelere göndersinler yardım olarak bu ülkelerde yoksullukta biter fakirlikle biter ve hiç kimse mülteci olmak için ölüm yollarına düşmezler bilindiği gibi mülteciler botlarla Afrika'dan Avrupa'ya geçmeye çalışıyorlarken botların batması sonucu bir bölümü sulara gömülüp ölüyorlar. Göçmenlik kanunlarını zorlaştırarak süresiz oturum için farklı yasalar çıkararak göçmenlik sorunu çözülmez. Göçmenlik sorunu savaşlara ve sömürüye son vererek kalıcı bir şekilde çözülür. Yani gelişmemiş yoksul bırakılmış ülkeleri ekonomik olarak geliştirerek barışı ve huzuru tesis ederek göçmenlik sorununa kalıcı bir çözüm bulunur. İnsanlar neden mültecileşmek zorunda kalıyorlar? Her gün binlerce insan Afrika'dan Avrupa'ya geçmeye çalışıyorlar, Akdeniz'den, Asya'dan ve Orta Doğu'dan, Türkiye'den Yunanistan üzeri Avrupa ülkelerine gelmeye çalışıyorlar. Demek ki bu insanların yaşadıkları ülkelerde huzursuzluk ve yoksulluk var açlık var sefalet var savaşlar var sömürü var ki bu insanlar Avrupa'ya gelmek zorunda kalıyorlar.
Her yıl Avrupa ülkelerinde mültecilerle ilgili farklı farklı yasalar ve kanunlar çıkarılıyor göçmenlik kanunları zorlaştırılıyor oturum hakları ile ilgili kanunlar zorlaştırılıyor vizelerle ilgili zorlayıcı kurallar ortaya çıkarılıyor ancak bütün bunlara rağmen mültecilik göçmenlik sorunu çözülmüş değil çünkü çözüm için doğru bir yöntem geliştirilmiyor. Mültecilik emperyalist kapitalist sistemin sömürü politikasının bir sonucudur. Insanların mültecileşmesi bir insanlık ayıbıdır. Hiçbir gelişmiş Avrupa ülkesi, insanların neden mültecileştiğini kendi kendine sormuyorlar bu soruna nasıl kalıcı bir çözüm bulunabileceği konusunda kafa yormuyorlar sadece insan haklarına aykırı kanunlar ve yasalar çıkarıyorlar. Çünkü sorunun kaynağına inilmiyor mültecileşme emperyalist kapitalist sistemin bir ürünüdür emperyalist kapitalist sistemden kaynaklanıyor mültecilik. Kendi ülkesinde barış ve huzur içinde refah içerisinde yaşayan hiç kimse kendi ülkesini bırakıp başka bir ülkeye gitmek istemez, gitmez. Ama insanlar kendi ülkelerinden binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelere hem de dilini kültürünü bilmedikleri ülkelere gitmek zorunda kalıyorlarsa bunda çok ciddi sorunlar var demektir.
İngiltere'de İşçi partili hükümetinin İç İşleri bakanı Ne gariptir ki Pakistanlı bir göçmen ancak göçmenlikle ilgili çok zor kanunlar çıkarmak istiyor. Tabii hükümetlerin devlet politikasını icra etmekle sorumlu ve yükümlü olduklarını biliyoruz. Özellikle İngiltere gibi çok güçlü ve dünya siyasetinde önemli bir aktör ülkenin periyodik bir hükümetin çok önemli bir devlet sorununa basit bir hükümet siyaseti ile çözüm bulabileceğini düşünmüyor. İngiltere'nin diğer bir adı da Birleşik Krallıktır, yani üstünde Güneş batmayan imparatorluk. Dolayısıyla ülkücülerce yıllık güçlü bir imparatorluk siyasetini dönemsel bir hükümet kökten değiştiremez hatta hiç değiştiremez sadece bazı basit rötuşlar yapabilir ancak devlet politikasının dışına çıkamazlar. Ister sağ parti olsun ister İşçi Partisi gibi sor bir parti olsun hükümete geldiklerinde yani hükümet olduklarında eksiksiz bir şekilde devlet politikasına uyguluyorlar aksi bir şekilde zaten hareket edemezler. İngiltere gibi kraliyet gelinlikleriyle yönetilen bir ülkede hükümetler bakanlar ve milletvekilleri devletin memurları olarak çalışırlar ve öyle çok büyük yetkileri de yoktur. Kapitalist sistem İngiltere'de iki merkez Parti ile devlet siyasetini belli bir dengede tutuyor. İşçi Partisi ve Muhafazakarlar bir elmanın iki yarısı gibi hareket ediyorlar.
İşçi Partisi her nekadar kendisine sol, sosyalist Parti dese de Muhafazakarlar ile orta bir yerde devlet politikası içerisinde bütünleşiyorlar dersek doğru bir tespit yapmış olur. İngiltere'de İngiliz İşçi Partisi toplumdan aldığı desteğe açıkçası layık olamıyor. Toplum sadece Britanya için değil dünya barışı içind İşçi Partisi hükümetine destek verdi ve geçen sene İngiltere siyasetinde İşçi Partisi tarihinde hiç görülmedik bir çoğunlukla 400'den fazla milletvekili ile İşçi Partisi parlamentoya girdi hükümet oldu. İşçi Partisi lideri Keir Starmer, başbakan olduğu gün değişimden söz etti ancak bu değişimin nasıl bir değişim olduğu hala ortaya çıkabilmiş değil normalde değişimler olumlu yönde olur topluma fayda getirir ancak gördük ki Labour Hükümeti olumlu boyutuyla bir değişim yapmadı. İşçi Partisi gün geçtikçe daha çok sağa kayıyor sol sosyal bir parti olmaktan çıkıyor her ne kadar her 15-16 yılda bir hükümet olsa da toplumdan destek alsa da bu sadece hükümet olmakla sonuçlanıyor yani toplumun yaşamını iyileştirmeye yol açmıyor. Hangi parti olursa olsun İngiltere'de sürekli değişimden söz ederler ama bu değişimin nasıl bu değişim olduğu bir türlü anlaşılmıyor, hükümet olduklarında yardımları kesiyorlar sosyal hakları kesiyorlar yoksulların fakirlerin aleyhine kanunlar çıkarıyorlar.
Işçi Partili Hükümetin normalde savaşlara karşı çıkıp barışı savunması gerekirken tıpkı Muhafazakarlar Hükümetin döneminde olduğu gibi tıpkı muhafazakarlar gibi savaşları tetikleyici açıklamalar yapıyorlar hatta savaşlara destek veriyorlar mesela Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna'ya her türlü desteğe verdiler teçhizat, silah, maddi destek verdiler. Bir taraftan zaman zaman bütçe açığından söz ederler ama diğer taraftan da Ukrayna'ya milyonlarca yüz milyonlarca sterlin hatta milyarlarca sterlin yardımda bulundular. İşçi sınıfı ve yoksul halk kesimleri daha iyi refah koşullarında yaşasınlar diye İşçi Partisine destek ve oy verdiler ancak her defasında İşçi Partisi Hükümeti toplumu hayal kırıklığına uğrattı uğratmaya da devam ediyor bu gidişatla önümüzdeki seçimlerde İşçi Partisinin muhtemelen büyük bir çoğunluk sağlayıp iktidar olamaz. Çünkü son 20-25 yılda İşçi Partisi ne zaman iktidar olsa insan haklarına zıtlık teşkil edebilecek icraatlar içerisine giriyor. Bu ise İşçi Partisini her geçen gün sol sosyalist bir parti olmaktan uzaklaştırıyor.