Britanya'da yapılan genel seçimlerde Labour/İşçi Partisi büyük bir farkla iktidar oldu, Muhafazakâr Parti ise 150 vekilin bile altına düşerek iktidarı kaybetti. Labour/İşçi Partisi tarihinde ilk defa böyle bir çoğunlukla hükümet olunuyor. Aslında bunu normal bir hükümet değişimi olarak görmemek gerekiyor. Halkın ve işçi sınıfının geleneksel siyasetin dışına çıkma ve bir değişim isteme sinyali olarak görmek gerekiyor. Yani halk bir köklü değişim istiyor. Kapitalizmde bitmek bilmeyen krizler, son yıllarda iyice arttı ve bu, Britanya gibi güçlü bir ülkede bile etkilerini gösterdi. Son iki yılda, Türkiye kadar olmasa da, Britanya'da da temel tüketim ürünlerine zamlar yapıldı ve bu durum halkta bir tepkiye ve arayışa yol açtı. Bazı ülkelerin aksine Britanya'da sol rüzgâr hızlıca esmeye başladı. Demek ki halkların ve işçi sınıfının daha iyi bir dünyada eşit şartlarda ve barış içinde yaşama hayalleri bir ütopya olmanın ötesine geçiyor ve bir gerçeğe dönüşüyor. Kapitalizmdeki kriz önümüzdeki dönemde ve yıllarda daha çok derinleşecek. Ancak, toplumlarda, kapitalizme alternatif bir sistem arayışı ne durumda? Hala devletten ya da siyasilerden her şeyi bekleme anlayışı var. Sadece temsilcini seçip meclise gönderme ve temsili demokrasi aslında sözde demokrasiden başka bir şey değildir. Özellikle geri kalmış ülkelerde bu sözde demokrasi durumu sıkça yaşanılan bir durum olup, toplumlar adeta kandırma politikasıyla baskı altında yönetiliyorlar. Ancak, Britanya gibi gelişmiş ve kısmen yerleşik hale gelmiş demokrasilerde durum biraz farklıdır. Tabi ki, sol/sosyalist insanlar için, kapitalizmde burjuva demokrasisi olarak adlandırılan demokrasi ve sosyal haklar, sosyal devlet yeterli olmamaktadır.

Toplumun, sosyal devletin ve ekonomik/sosyal hakların çerçevesini biraz daha genişletmesi gerekiyor. Alışılagelmiş durumun dışına çıkarak, toplumcu özü ağır basan yeni bir demokrasinin geliştirilmesi ve sosyal devletin yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Bazı geleneksel siyasetçiler, ne de olsa sosyal devlet var, sosyal haklar ve yardımlar var, devlet desteği var, daha fazlasına gerek yok türünden anlayışlar var. Bu anlayışlar sınıf mücadelesini frenleyen ve törpüleyen en anlayışlardır ve sermaye sınıfının cebinin daha çok şişmesine yol açar. İşte bu noktada, sol/Sosyalist bir partinin hükümet olması durumunda yapması gereken çok şey var. Demokratik ülkelerde yasal zeminde, toplumun lehine olacak bazı değişimler yapmak mümkündür. Yeterki sos/Sosyalist hükümet, muhalefetteyken söylediği vaadleri yerine getirsin. Siyasi partilerin çoğunun, muhalefetteyken söyledikleriyle, iktidara geldiklerinde yaptıkları aynı değildir. Labour/ İşçi Partisi lideri ve yeni başbakan Keir Starmer, değişimden söz etti/ediyor ancak bu değişimin neyi kapsayacağı ve nasıl olacağı net değil ve belkide bir söylemden öteye gitmez. Alışılagelmiş bazı ufak değişimleri, sağ muhafazakâr bir hükümet bile yapıyor ama sol/sosyalist bir hükümetin gözle görülür nitelikli ve köklü değişiklikler yapması, yani kapitalizme/sermaye sınıfına biraz dokunması gerekiyor. Dar gelirli ve asgari ücretli olan toplumun çoğunluğu için, doğal gaz, su, elektrik, sağlık ve eğitim gibi hizmetlerin ücretsiz olması sol/sosyalist bir hükümetin temel gündemi olmalıdır. Doğal kaynakları birkaç özel şirkete vermek hırsızlık demektir. Bir ülkenin doğal kaynakları halkın malıdır ve ücretsiz kullanılması gerekir.

Yasal zeminde sol/sosyalist bir hükümetin çok köklü bir devrim yapması zordur ama sistem içinde halkın yararına olacak bazı reformların yapılması mümkündür ve olması gerekiyor. Labour/İşçi Partisi, değişim yapacaksa bu yönlü değişimleri programına almalıdır ve uygulamalıdır. Günümüze kadar devam eden geleneksel devlet politikasına devam edilip sermayenin sermayesine daha çok para akıtılmaya devam edilirse, Labour/İşçi Partisi'nin Muhafazakâr partiden bir farkı kalmaz ve seçmen hayal kırıklığına uğrar. Önümüzdeki beş yıllık dönemde Labour İşçi Parti Hükümetin zor bir sınav bekliyor.

Kimsenin, Labour İşçi Partisi'nden komünizmi getirme gibi bir beklentisi yok ve zaten onlarında öyle bir programları yok, ancak demokratik sosyalist siyaseti bazı reformlarla icra etme imkanları mevcuttur. Çünkü halk Labour/İşçi Partisine tam yetki verdi. Dış politikada barışçıl bir demokratik siyasetin uygulanması gerekiyor. Tony Blair döneminde olduğu gibi, emperyalist savaşların uygulayıcısı olmamak önemlidir. Hem emperyalist savaşlar hemde barış olmaz. Barışı tehdit eden emperyalist savaşlardır. Britanya'nın geleneksel emperyalist siyaseti terk etmesi ve dünya çapında bir demokratik sistemin inşa edilmesini sağlaması gerekmektedir. Emperyalist savaşlarda daha fazla ısrar etmek nükleer bir savaşa yol açar ve buda dünyayı yok edebilir ve böyle yok edici bir savaşın, sanırım sermaye sınıfınada bir fayda getirmez. Bu açıdan, Labour/İşçi Partisi Hükümeti yeni bir sayfa açmalıdır. Hem ülke içinde daha yeterli bir demokrasi ve sosyal politikalar hemde dış politikada barışçıl bir dünya siyaseti icra etmek bütün insanlık için daha değerli olur. Dünya, 3. dünya savaşı denilen, düşük yoğunluklu bir savaşla birçok yerde kan kaybediyor. İnsan sermayenin hırslarına ve maksimum kâr amacına kurban ediliyor. Emperyalizmin/kapitalizm dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Britanya'da halkı savaş istemiyor, barış istiyor. Britanya'nın Rusya'ya karşı Ukrayna'ya askerî teknik destek vermesi ve savaşı körüklemesi barışa hizmet etmiyor savaşı daha çok derinleştiriyor ve buda dünyayı daha çok tehlikeli bir noktaya getiriyor. Britanya, eğer var olan gücünü barışa ve demokrasiye harcarsa önemli gelişmeler sağlayabilir ve dünya için yeni bir dönem başlar. Hayır, geleneksel emperyalist siyaseti devam etirirse, bu, dünyayı yaşanılamaz bir duruma getirir. Dünya halkları, çok ağır bir savaşı kaldırabilecek durumda değildir. Zaten yoksulluk halkları fazlasıyla zora sokmuş. Kapitalizmin doyumsuz olması emperyalist savaşların nedenidir. Britanya gibi, birkaç güçlü ülkede tutarlı bir sol iktidar kurulursa ve gerçek anlamda halka hizmet etmede başarı sağlarda, bu, sermayenin etki alanlarının daraltılması anlamına gelir ve bunun dünyaya olumlu yansımaları da olacaktır. Umarım Labour /İşçi Partisi hükümeti barışçıl bir dünya siyaseti icra eder. Zaten sol/sosyalist bir partidende bu beklenir. Eğer Labour/İşçi Partisi yönetimi isterse böyle bir değişimi yapabilir. Özel sektörü biraz kontrol altına alma, zenginden daha fazla vergi alma, asgari ücretlerin ve dar gelirlilerin vergiden muaf tutulması gerekiyor. Bazı doğal kaynakların kamuya ait olması ve halka ücretsiz ya da çok düşük ücrete, masrafını karşılayacak ölçüde olması gerekir. Halk neden Labour İşçi Partisini tercih etti? Halkın daha iyi şartlarda yaşamasını sağlamak ve dünya barışı için halk sol parti olan Labour İşçi Partisini tercih etti. Labour İşçi Partisi, halkçı politikalar icra ederse, uzun yıllar iktidarda kalabilir ve halkla bir bütünleşmeyi sağlayabilir. Halkında biraz politikaya ilgi duyması ve hükümeti denetlenmesi gerekiyor. Sadece, oy verdim, partiyi iktidara getirdim demekle olmaz. Unutmamak gerekir, demokrasi sadece oy kullanmak değildir, aynı zamanda iktidar üzerinde yönlendirici olabilmektir. Labour/ İşçi Partisi'nin halkın desteğine ve ilgisine layık hareket etmesi gerekiyor. Bu açıdan, siyasi ve ekonomik alanda çok ciddi değişimlerin olması gerektiğini belirtiyoruz. Labour/İşçi Partisi, halkın aleyhine olacak bir siyaset icra ederse bunun sonuçları Labour İşçi Partisi için ağır olur. Muhafazakâr hükümetin nasıl bir yenilgi aldığı ortadadır. Labour/İşçi Partisi halkın partisi olmayı başarmalıdır, halka hizmet etmek zorundadır.  Labour/ İşçi Partisi Hükümeti, sosyal politikaları daha çok uygulaması ve halkın yaşam standartlarının daha iyi olmasını sağlamakla yükümlüdür. Halkın neden Labour İşçi Partisini tercih ettiğini bilmek ve gereklerini yerine getirmek zorundadır. Son yıllarda yapılan zamların geri alınmasıyla işe başlayabilirler. Unutmamak gerekir, hayat pahalılığı ve zamlar iktidarları yok edebilir hatta devletleri bile yıkar, rejimleri değiştirirler. Muhafazakâr Hükümet, on dört yıllık icraatlarında zengini daha çok zengin eden bir siyaset izledi ve bundan dolayı yıkıldı. Şimdi Labour/ İşçi Partisi Hükümeti ne yapacak, nasıl bir değişim gerçekleştirecek, onu hep beraber göreceğiz.