Toplumsallığın silikleştiği ve pasifize edildiği siyasal koşullarda sol siyasetin gelişim göstermesi ve toplumsal yaşama yön vermesi oldukça zordur ama imkânsız değildir. Devlet ve iktidar toplumun gücünü ve iradesini yok etmiştir. Geriye, devlete ve iktidara aidiyet duygusu ve vatandaşlık bağıyla bağımlı olan modern köleler topluluğu var. Kapitalizm bunu ulus devlet maskesiyle ve sahte vatanseverlikle, toplumun demokrasi ve özgürlük, adalet gibi değerini kullanarak meşru hale getirmiştir. Devletler karakterleri ve oluşumları itibariyle sağ ve muhafazakâr aygıtlardır. Çünkü Devletler toplumsal bir değer taşımadıkları için, sol siyasete ve toplumsal değerlere kapalı olurlar. Bazı Avrupa ülkelerinde, halkların ve işçi sınıfının, büyük mücadeleler ve bedeller vermeleri sonucu devlet ortamında sol siyasete biraz yer açtılar ve bununla beraber sosyal ve refah devletini kapitalist sistem içinde  geliştirdiler. Bir süre sonra, gerek toplumda gerek sol siyasette, sosyal ve refah devleti olduğu için, bir pasiflik oldu ve devlete eklemlenme durumu ortaya çıktı. Sol siyasetin, devletin içinde halkın iradesini ve etkisini daha çok geliştireceğine devletin muhafazakâr zihniyetine teslimiyet yaşadı.

Yani radikal solcular, bunu burjuva solu olarak yorumladılar ve devlet içinde erime olarak gördüler. Toplum ise, sahip oldukları bazı sosyal ve ekonomik hakların verdiği refah sarhoşluğuna kapılıp, devletin iyi vatandaşları olmalıyız noktasına geldiler. Solun devlet ve iktidar içine hapsolması bu koşullarda gerçekleşti. Sol güçler, bir nevi sağın sol versiyonu olmaya başladı. Kapitalistmiş bir sol siyaset ortaya çıktı. Sovyetler'de reel sosyalizmin çözülmesiyle, sanki sol ideoloji iflas etti ve hayattan silindi ve uygulanamaz fikirler olarak görüldü. Devletin ve iktidarın içine hapsolan bir sol siyaset tabiki toplumdan ve toplumsal değerlerden kopar. Bu Sosyalist Sovyetler'de bile oldu ve sistem çöktü. Sosyalizm ideolojik olarak çökmedi ama sosyalizmi temsil ettiğini iddia eden sosyalist devlet yıkıldı. Toplumsal değerlerden kopan bir sistemin adı sosyalizm olsa bile yıkılır. Toplumsal değerlerle ideolojik ve kültürel olarak bağı olmayan bir sol siyaset ve sosyalizm bir devlet/parti sosyalizmi ve rejimi olarak kalır ve neticede yıkılır. Sol demek bir iktidar olmak demek değildir. Sol demek toplumun sorunlarına çözüm bulmak ve toplumun devlet üzerindeki etkisini geliştirmektir. Küba hariç, hiçbir sosyalist ülkede bu gerçekleşmedi.

Solun cılız ve etkisiz kalması ise, toplumda bir moral bozukluğuna ve ideolojik olarak sosyalizme inanmamasına yol açtı. Oysaki sol ve sosyalizm halkın iradesini ve yaşamını geliştirmektir. Sol sadece hükümet iktidarına gelmekle ve devletin belirlediği çerçevede kalarak toplumun sorunlarına çözüm bulamaz ve sol siyaseti toplumsal yaşam içinde etkin hala getiremez. Türkiye'de bunca sol bir kitle olduğu halde solun gelişememesinden şikayet ediliyor. 1970'lerde sol radikal bir çıkış yaptı ama grupçuluk, hizipçilik, bölünmeler, çok başlıklı olma durumu solun sekteye uğramasına yol açtı. Sol kitle sahipsiz kaldı. Nitelikli sol bir önderlik gelişemedi.12 Eylül darbesi, solun üzerinde silindir gibi geçti, ağır yaraladı ama solu yok edemedi. Ancak sol kesimlerde, 1980 sonrası, bir pasiflik görüldü. Zaten birlik olamamış sol çevreler, bir türlü bir güç olup toplumla bir bütünlülüğü yakalayamadı. Sol kitle sahipsiz kaldı ve mevcut iktidar partilerinden medet umar hale geldi. Sağ ve sol partiler arasında, futbol topu gibi oradan oraya şutlanan bir toplum ortaya çıktı. Öyleki halk, özellikle sağ partilerden bıktı usandı ama solun bir türlü güç olamaması ve sol kitlenin aslında sol olmayan sol ile kandırılması, kontrol altında tutulması, radikal solun hep pasif kalmasına ve kitleye gidememesine yol açtı. Demokrasi ve devrim mücadelesi uzun soluklu bir maratondur ve yılları bulabilir. Bir düşme ve sekteye uğrama umutsuzluğa ve karamsarlığa yol açmamalı. Yaşam devam ediyorsa umut bitmez. Toplumsal yaşam devam ediyorsa ve toplumsal sorunlar varsa sol siyaset gelişebilir ve devleti demokratikleştirebilir, halkın inisiyatif sahibi olmasını sağlayabilir ve sadece halka balık veren değil, halka balık yakalamasını öğretmelidir. 

Sol sadece hükümet iktidarına gelirse ve iktidarın koltuğuna çakılıp kalırsa halk için bir değer yaratmaz, halkın sorunlarını çözemez. Halkın sorunlarını çözmeyen bir sol siyasete halkın güvenide kalmaz. Sol siyaset bir devlet ve hükümet iktidarı olarak değil, toplumsal bir yaşam biçimi olarak gelişim göstermelidir. Devleti değiştirmek, dönüştürmek çok zor olsa da sol bunu başarabilir. Halktan desten alan ve halklaşmış bir sol siyaset her başarıyı sağlayabilir. Ama unutmayalım, demokrasi mücadelesi uzun bir yol gibidir ve bedellerle demokrasi inşa edilir. Solun bir süre gelişim göstermemesi ve bazı düşüp kalkmaların olması insanlarda umutsuzluğa yol açmamalı. Toplumsal yaşam var olduğu sürece sınıf mücadelesi eninde sonunda başarılı olur. Tabiki bunun için, bütün sol kesimlerin birlik olmaları gerekiyor. Dağınık ve parçalı olan bir sol alternatif olamaz, sadece tabela partisi olunur. Türkiye'de demokratikleşme olursa, sol işte o zaman gelişim gösterir ve sağın defterini dürer. Halka doğru ve kazandırıcı bir tarzda gitmek ve halkı eğitmek, örgütlemek gerekiyor. Sol toplumsal değerlerse, toplum yaşıyorsa sol pekala gelişebilir...